KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     10 : 61   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَمَا ve mā ve ne
تَكُونُ tekūnu olsanız
فِي
شَأْنٍ şe’nin durumda
وَمَا ve mā ve ne
تَتْلُو tetlū okusanız
مِنْهُ minhu onun hakkında
مِنْ min -dan
قُرْانٍ ḳur’ānin Kur’an-
وَلَا ve lā ne ne
تَعْمَلُونَ teǎ’melūne yapsanız
مِنْ min -lardan
عَمَلٍ ǎmelin yapılacak-
إِلَّا illā ancak
كُنَّا kunnā biz
عَلَيْكُمْ ǎleykum sizin üzerinize
شُهُودًا şuhūden şahidiz
إِذْ zaman
تُفِيضُونَ tufīDūne siz daldığınız
فِيهِ fīhi ona
وَمَا ve mā değildir
يَعْزُبُ yeǎ’zubu gizli
عَنْ ǎn -den
رَبِّكَ rabbike Rabbin-
مِنْ min (bir şey)
مِثْقَالِ miṧḳāli ağırlığınca
ذَرَّةٍ ƶerratin zerre
فِي
الْأَرْضِ l-erDi yerde
وَلَا ve lā ne de
فِي
السَّمَاءِ s-semāi gökte
وَلَا ve lā ne de
أَصْغَرَ eSğara daha küçüğü
مِنْ min
ذَٰلِكَ ƶālike bundan
وَلَا ve lā ve ne de
أَكْبَرَ ekbera daha büyüğü
إِلَّا illā ancak
فِي
كِتَابٍ kitābin kitaptadır
مُبِينٍ mubīnin apaçık
 
Ayet Meali

Ve mâ tekûnu fî şe´nin ve mâ tetlû minhu min kur´ânin ve lâ ta´melûne min amelin illâ kunnâ aleykum şuhûden iz tufîdûne, fîh(fîhi) ve mâ ya´zubu an rabbike min miskâli zerretin fîl ardı ve lâ fîs semâi ve lâ asgare min zâlike ve lâ ekbere illâ fî kitâbin mubîn(mubînin).



Elmalı Hamdi Yazır

Hangi işi yaparsan yap, Kur´ân´dan ne okursan oku, ne işte çalışırsan çalış, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, biz sizin üzerinizde şahidiz. Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir şey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunların hepsi apaçık bir kitaptadır.



Diyanet
Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur’an’dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın.



Ahmed Hulusi
Hangi şe`nde (hâl) olursan ol; o hâlin ister Kur`ân okumak, ister bir şeyler yapmak olsun, onunla meşgulken, hep sizin üzerinize şahitlerdik... Arzda (bedende) veya semâda (bilinç boyutunda) olsun zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçüğü veya daha büyüğü bile, Kitab-ı Mubiyn`dedir (tüm varlığın şekillenmemiş, varlıklara dönüşmemiş orijinali olan dalga okyanusu - DATA planı)!



Yaşar Nuri Öztürk
Bir iş ve oluşta bulunsan, Kur´an´dan bir şey okusan; herhangi bir iş yapsanız, siz ona dalıp gitmişken biz üstünüzde mutlaka tanıklarız. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey, ondan daha küçüğü de daha büyüğü de Rabbinden uzakta/gizli kalmaz; tümü apaçık bir Kitap´tadır.



Muhammed Esed
Ve (sen, ey Peygamber) hangi koşullarda olursan ol, bu (ilahi kitaptan) okunacak hangi konuyu dile getirirsen getir ve (siz ey insanlar) hangi işi yaparsanız yapın, (unutmayın ki) siz bu işlere giriştiğiniz an(dan itibaren) Biz üzerinizde gözlemci bulunuyoruz: çünkü ne yerde, ne de gökte tartıya gelmeyecek kadar küçük şeyler bile senin Rabbinin bilgisinden kaçamaz; ne bundan daha da küçüğü, ne de bundan büyüğü yoktur ki (O´nun) apaçık takdirinde kaydedilmiş olmasın.



Edip Yüksel
Ne durumda bulunursanız bulunun, Kuran’dan ne okursanız okuyun, hangi işi yaparsanız yapın, siz onlarla uğraşırken biz mutlaka size tanık oluruz. Göklerde ve yerde bulunan bir atom ağırlığı bile Rabbinin kontrolünün dışına çıkamaz. Atomdan da küçük olsun büyük olsun, her şey apaçık bir kitapta kayıtlıdır.



Mustafa İslamoğlu
Ve sen (ey peygamber); hangi konumda bulunursan bulun, Kur’an’dan hangi mesajı gündeme getirirsen getir; sizler de hangi işe el atarsanız atın: Ona giriştiğiniz her an (ve) mekanda Biz sizin üzerinizde tarife sığmaz bir şahidiz. Nitekim ne yerde ne de gökte zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisinden saklı kalamaz. Ne bunun daha küçüğü ne de büyüğü yoktur ki, hepsi apaçık bir fermanda kayıtlı olmasın.



Hakkı Yılmaz
Ve sen, hangi işi yaparsan yap, Kur’ân’dan onun hakkında ne okursan oku ve siz ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, Biz, sizin üzerinizde şâhitiz. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinizden uzak kalmaz. Ve bundan küçüğü ve daha büyüğü ancak apaçık bir kitaptadır.