KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     11 : 20   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
أُولَٰئِكَ ulāike onlar
لَمْ lem
يَكُونُوا yekūnū değillerdir
مُعْجِزِينَ muǎ’cizīne aciz bırakacak
فِي
الْأَرْضِ l-erDi yeryüzünde
وَمَا ve mā yoktur
كَانَ kāne
لَهُمْ lehum onların
مِنْ min
دُونِ dūni başka
اللَّهِ llahi Allah’tan
مِنْ min
أَوْلِيَاءَ evliyā'e dostları
يُضَاعَفُ yuDāǎfu kat kat artırılır
لَهُمُ lehumu onlar için
الْعَذَابُ l-ǎƶābu azab
مَا
كَانُوا kānū onlar
يَسْتَطِيعُونَ yesteTīǔne güç yetiremezlerdi
السَّمْعَ s-sem’ǎ işitmeye
وَمَا ve mā ve
كَانُوا kānū onlar
يُبْصِرُونَ yubSirūne göremezlerdi
 
Ayet Meali

Ulâike lem yekûnû mu´cizîne fîl ardı ve mâ kâne lehum min dûnillâhi min evliyâ(evliyâe), yudâafu lehumul azâb(azâbu), mâ kânû yestetîûnes sem’a ve mâ kânû yubsirûn(yubsirûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Onlar yeryüzünde (herkesi) yıldıracak değillerdir. Kendilerini koruyacak Allah´dan başka kimseleri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Üstelik onlar hakkı işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı.



Diyanet
Onlar yeryüzünde (Allah´ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah´tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı.



Ahmed Hulusi
Onlar arzda âciz bırakıcılar olmadılar (Sünnetullâh`ı geçersiz kılamazlar; herkes yaptığının sonucunu kesinlikle yaşayacaktır)... Onların Allâh dûnunda velîleri de yoktur... Onlara azap kat kat olur... (Zira onlar) algılayamadılar ve basîretleriyle değerlendiremediler.



Yaşar Nuri Öztürk
Bunlar yeryüzünde kimseyi âciz bırakamazlar. Allah´tan başka hiçbir dostları da yoktur. Onlara azap kat kat verilecektir. Hem işitmeye güçleri yetmiyordu hem de göremiyorlardı.



Muhammed Esed
Böyleleri, yeryüzünde (yaptıkları yanlarına kalsa bile, nihai hesaptan) yakalarını kurtaramayacak, kendilerini Allaha karşı koruyacak bir dost da bulamayacaklar. (Hakkı) işitme yetilerini kullanmadıklarından ve görmek, fark etmek istemediklerinden ötürü (öte dünyada) azap kat kat artırılacaktır onlar için.



Edip Yüksel
Onlar, yeryüzünde kaçamazlar ve ALLAH’tan aşağı dost ve sahipleri yoktur. Onlar için azap katlanır. Çünkü onlar işitemediler, göremediler.



Mustafa İslamoğlu
Bu tipler yeryüzünden (cezayı atlatsalar da, ahirette) yakalarını asla sıyıramayacaklar; Allah dışında onlara yardım edecek bir evliya da olmayacak; onların azabı katlandıkça katlanacak: (değil mi ki) onlar hakikati işitmeye tahammül edemiyorlardı ve gerçeği görmemekte direniyorlardı?



Hakkı Yılmaz
İşte onlar, yeryüzünde âciz bırakanlar değillerdir. Kendilerinin Allah’ın astlarından koruyan, yol gösteren, yardım eden yakınları yoktur. Onlar için azap kat kat artırılır. Onlar vahyi işitmeye tahammül edemiyorlardı ve de görmüyorlardı.