KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     12 : 96   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
فَلَمَّا felemmā zaman
أَنْ en
جَاءَ cā'e geldiği
الْبَشِيرُ l-beşīru müjdeci
أَلْقَاهُ elḳāhu koyunca
عَلَىٰ ǎlā üzerine
وَجْهِهِ vechihi yüzü
فَارْتَدَّ fertedde derhal
بَصِيرًا beSīran görür oldu
قَالَ ḳāle dedi ki
أَلَمْ elem
أَقُلْ eḳul demedim mi?
لَكُمْ lekum size
إِنِّي innī elbett ben
أَعْلَمُ eǎ’lemu bilirim
مِنَ mine -tan
اللَّهِ llahi Allah-
مَا şeyleri
لَا
تَعْلَمُونَ teǎ’lemūne sizin bilmediğiniz
 
Ayet Meali

Fe lemmâ en câel beşîru elkâhu alâ vechihî fertedde basîrâ(basiran), kâle e lem ekul lekum innî a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Yakub´un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı. «Ben size demedim mi, ben Allah´dan sizin bilmediklerinizi bilirim.» dedi.



Diyanet
Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya´kub) görür oldu. Ben size: «Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim» demedim mi! dedi.



Ahmed Hulusi
Nihayet müjdeci geldiğinde, gömleği Yakup`un önüne koydular, (Yakup) hemen gerçeği gördü! (Yakup) dedi ki: "Size dememiş miydim, muhakkak ki ben Allâh hakkında sizin bilmediklerinizi bilirim."



Yaşar Nuri Öztürk
Müjdeci gelip gömleği yüzünün üstüne bırakınca, gözü derhal görür hale geldi. Yakub: "Ben size demedim mi? Allah´ın izniyle sizin bilmediklerinizi bilirim." diye konuştu.



Muhammed Esed
Fakat ne zaman ki müjdeci çıkagelip (Yusuf´un gömleğini) o´nun yüzüne sürdü ve o´nun gözleri ışığına kavuştu, "Ben size, ´ben Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum´ dememiş miydim?" diye haykırdı.



Edip Yüksel
Müjdeci gelip de onu yüzüne atınca, tekrar görmeye başladı ve şöyle dedi: "ALLAH’tan sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dememiş miydim?"



Mustafa İslamoğlu
Nihayet müjdeci ulaşıp da o (gömleği) yüzüne sürünce, derhal gözleri ışığa yeniden kavuştu; "Ben size dememiş miydim’ dedi, ’herhalde ben Allah sayesinde sizin bilmediklerinizi biliyorum’ diye?"



Hakkı Yılmaz
Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Ya‘kûb’un yüzüne koydu, hemen ayıplanan/ dalga geçilen hastalıktan kurtulmuş hâle geldi. “Ben size demedim mi, ben Allah’tan sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi.