KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     13 : 35   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
مَثَلُ meṧelu durumu
الْجَنَّةِ l-cenneti cennetin
الَّتِي lletī şöyledir
وُعِدَ vuǐde va’dedilen
الْمُتَّقُونَ l-mutteḳūne korunanlara
تَجْرِي tecrī akar
مِنْ min
تَحْتِهَا teHtihā altından
الْأَنْهَارُ l-enhāru ırmaklar
أُكُلُهَا ukuluhā meyvesi
دَائِمٌ dāimun süreklidir
وَظِلُّهَا ve Zilluhā ve gölgesi de
تِلْكَ tilke işte budur
عُقْبَى ǔḳbā sonu
الَّذِينَ elleƶīne kimselerin
اتَّقَوْا tteḳav korunan(ların)
وَعُقْبَى ve ǔḳbā ve sonu ise
الْكَافِرِينَ l-kāfirīne inkar edenlerin
النَّارُ n-nāru ateştir
 
Ayet Meali

Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), ukuluhâ dâimun ve zilluhâ, tilke ukbellezînettekav ve ukbel kâfirînen nâr(nâru).



Elmalı Hamdi Yazır

Müttakilere vaad olunan cennetin misali şöyledir: Altından ırmaklar akar durur, yemişleri süreklidir, gölgeleri de. İşte bu, takva yolunu tutanların akıbetidir. Kâfirlerin akıbeti de ateştir.



Diyanet
Takvâ sahiplerine vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.



Ahmed Hulusi
Korunanlara vadolunan CENNETİN TEMSİL (misal - benzetme) yollu anlatımı şöyledir: Altından nehirler akar... Yemişi de daimdir, gölgesi de... İşte bu takva sahiplerinin geleceğidir... Hakikat bilgisini inkâr edenlerin geleceği ise, o malûm ateştir.



Yaşar Nuri Öztürk
Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş...



Muhammed Esed
Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimselere söz verilen cennet, içinde ırmakların çağıldadığı (bahçeler) gibidir; (fakat dünyadaki bahçelerden fazla olarak) onun ürünleri ebedidir; gölgelikleri de (öyle). Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimselerin varacağı yer işte böyle olacaktır; hakkı inkar edenlerin varacağı yerse ateş olacak.



Edip Yüksel
Erdemlilere söz verilen bahçenin örneği şudur: Altından ırmaklar akar, yemişi de süreklidir gölgesi de. Bu, erdemlilerin sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.



Mustafa İslamoğlu
Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara söz verilen cennet, zemininden ırmaklar çağlayan (has bahçelere) benzer. (Fazladan olarak) oranın ürünleri daimidir, gölgeleri de öyle… İşte bu, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanları bekleyen akıbettir; inkarcıların akıbeti ise ateştir.



Hakkı Yılmaz
Allah’ın koruması altına girmiş kişilere söz verilen cennetin örneği şöyledir: Onun altından ırmaklar akar, nasiplikleri; meyveleri, renkleri, tatları ve gölgeleri süreklidir. İşte bu, Allah’ın koruması altına girmiş kişilerin âkıbetidir. Kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin âkıbeti de Ateş’tir.