KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     16 : 101   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَإِذَا ve iƶā ve zaman
بَدَّلْنَا beddelnā değiştirdiğimiz
ايَةً āyeten bir ayeti
مَكَانَ mekāne yerine
ايَةٍ āyetin bir ayet
وَاللَّهُ vallahu ve Allah
أَعْلَمُ eǎ’lemu bilirken
بِمَا bimā ne
يُنَزِّلُ yunezzilu indirdiğini
قَالُوا ḳālū derler
إِنَّمَا innemā şüphesiz
أَنْتَ ente sen
مُفْتَرٍ mufterin iftira ediyorsun
بَلْ bel hayır
أَكْثَرُهُمْ ekṧeruhum onların çokları
لَا
يَعْلَمُونَ yeǎ’lemūne bilmiyorlar
 
Ayet Meali

Ve izâ beddelnâ âyeten mekâne âyetin vallâhu a’lemu bimâ yunezzilu kâlû innemâ ente mufter(mufterin), bel ekseruhum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: «Sen, ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler.



Diyanet
Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- «Sen ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.



Ahmed Hulusi
Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimizde, "Sen yalnızca bir iftiracısın!" dediler. Allâh neyi inzâl ettiğini daha iyi bilir! Bilakis, onların çoğunluğu bilmezler.



Yaşar Nuri Öztürk
Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar.



Muhammed Esed
Biz bir ayetin yerine bir başka ayeti getirdiğimizde -ki Allah adım adım ne indirdiğini bütünüyle bilmektedir- (hakkı inkar edenler), "Sen sadece uyduruyorsun!" derler. Oysa onların çoğu bilmeyen, anlamayan kimselerdir!



Edip Yüksel
Biz bir delilin yerine bir başka delili getirdiğimiz zaman ki ALLAH neyi indirdiğini iyi bilir, "Sen, ancak bir iftiracısın!" derler. Gerçekten çokları bilmiyor.*



Mustafa İslamoğlu
Ve Biz bir ayeti diğeriyle değiştirdiğimizde, -ki Allah neyi ne zaman indireceğini pekala bilir- "Sen sadece ve sadece uydurduklarını söyleyen birisin!" derler; aksine onların çoğu (lafının nereye vardığını) bilmeyen kimselerdir.



Hakkı Yılmaz
Ve Biz bir âyet yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman –Allah ne indirdiğini daha iyi bilen olmasına rağmen– onlar, “Sen, ancak bir uydurucusun” dediler. İşin doğrusu onların çoğu bilmiyorlar.