KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     18 : 21   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَكَذَٰلِكَ ve keƶālike ve böylece
أَعْثَرْنَا eǎ’ṧernā buldurduk
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onları
لِيَعْلَمُوا liyeǎ’lemū bilsinler diye
أَنَّ enne şüphesiz
وَعْدَ veǎ’de va’dinin
اللَّهِ llahi Allah’ın
حَقٌّ Haḳḳun gerçek olduğunu
وَأَنَّ ve enne ve şüphesiz
السَّاعَةَ s-sāǎte saatin(geleceğinde)
لَا asla olmadığını
رَيْبَ raybe şüphe
فِيهَا fīhā onda
إِذْ o sırada
يَتَنَازَعُونَ yetenāzeǔne tartışıyorlardı
بَيْنَهُمْ beynehum kendi aralarında
أَمْرَهُمْ emrahum onların durumlarını
فَقَالُوا fe ḳālū dediler
ابْنُوا bnū bina edin
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onların üstüne
بُنْيَانًا bunyānen bir bina
رَبُّهُمْ rabbuhum Rableri
أَعْلَمُ eǎ’lemu daha iyi bilir
بِهِمْ bihim onları
قَالَ ḳāle dediler ki
الَّذِينَ elleƶīne
غَلَبُوا ğalebū gâlip gelenler
عَلَىٰ ǎlā
أَمْرِهِمْ emrihim onların işine
لَنَتَّخِذَنَّ lenetteḣiƶenne mutlaka yapacağız
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onların üstüne
مَسْجِدًا mesciden bir mescid
 
Ayet Meali

Ve kezâlike a´sernâ aleyhim li ya´lemû enne va´dallâhi hakkun ve ennes sâate lâ reybe fîhâ, iz yetenâzeûne beynehum emrehum fe kâlûbnû aleyhim bunyânâ(bunyânen), rabbuhum a´lemu bihim, kâlellezîne galebû alâ emrihim le nettehızenne aleyhim mescidâ(mesciden).



Elmalı Hamdi Yazır

Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir.» Sözlerinde üstün gelen müminler: «Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız.» dediler.



Diyanet
Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah´ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehf´in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.» Onların durumuna vâkıf olanlar ise: «Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız» dediler.



Ahmed Hulusi
Rabbuhüm a`lemü Bihim* kalelleziyne ğalebu alâ emrihim lenettehızenne aleyhim mescida; Böylece onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allâh`ın bildiriminin Hak olduğunu (bâ`sı) ve o saatin (ölümün) şüphe götürmez olduğunu bilsinler! Hani onlar, aralarında onların olayını tartışıyorlardı... Şöyle dediler: "Onlar üzerine bina yapın; (ne olduklarını) Rableri daha iyi bilir"... Onların hakkında sözü geçenler ise; "Elbette biz onların (Ashab-ı Kehf`in) üzerine ibadethâne yapacağız" dediler.



Yaşar Nuri Öztürk
Böylece insanları onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allah´ın vaadinin hak, kıyamet saatinin de kuşkusuz olduğunu bilsinler. Çünkü onlar, aralarında mağara yaranının durumunu tartışıyorlardı. "Onların üstüne bir bina kurun." dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onlar hakkında görüşleri galip gelenlerse şöyle dediler: "Üzerlerine mutlaka bir mescit edineceğiz."



Muhammed Esed
İşte bu yolla (insanların) dikkatini onların kıssası üzerine çektik, ki onların başına gelenler konusunda aralarında tartıştıkları zaman bilsinler ki, Allah´ın (ölümden sonraki kalkış konusundaki) vaadi bütünüyle gerçektir ve Son Saat´in gelip çatacağına hiç şüphe yoktur. Ve böylece (o şehrin ahalisinden) bazıları: "Onların anısına bir anıt dikin; onların başına gelen her neyse, bunu en iyi Allah bilir" dediler. Görüşleri genel kabul gören başkaları ise: "Doğrusu, onların anısına mutlaka bir mescid yükseltmeliyiz!" dediler.



Edip Yüksel
Böylece onları buldurduk ki ALLAH’ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve o an konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, "Onların üzerine bir bina yapın" dedi. Rab’leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, "Onların üstüne bir mescid yapacağız" dediler.*



Mustafa İslamoğlu
İşte bu yöntemle onların hikayesini (insanlara) aktardık ki, Allah’ın vaadinin bütünüyle gerçek olduğunu ve Son Saat’in gelip çatacağından kuşku duyulmaması gerektiğini bilip fark etsinler. O zamanlar, (işin bu yanını bırakıp) onların eylemini aralarında tartışmaya başladılar. Onlardan bir kısmı "Onların hatırasına anıtsal bir kitabe dikin; onların gerçek konumunu Rableri daha iyi bilir" dediler. Onların yönetimini ellerine geçirmiş olan egemen sınıfa mensup berikiler ise "(Kararımız) kesindir: onların üzerine ille de bir mabed yapılacaktır!" dediler.



Hakkı Yılmaz
Böylece, Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve kıyâmet gününde hiç şüphe olmadığını bilmeleri için, onlar üzerine haberdar yaptık. Hani onlar aralarında işlerini tartışıyorlardı. Dediler ki: “Üstlerine basit bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir.” Onların işleri üzerine galip olanlar: “Üzerlerine kesinlikle bir mescit [ikna yerleri/âhiretin varlığını ispat edecek okullar] yapacağız” dediler.