KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     2 : 246   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
أَلَمْ elem
تَرَ tera görmedin mi?
إِلَى ilā
الْمَلَإِ l-melei ileri gelenlerini
مِنْ min
بَنِي benī oğullarının
إِسْرَائِيلَ isrāīle İsrail
مِنْ min
بَعْدِ beǎ’di sonra
مُوسَىٰ mūsā Musa’dan
إِذْ hani
قَالُوا ḳālū demişlerdi
لِنَبِيٍّ linebiyyin Peygamberlerine
لَهُمُ lehumu onlar
ابْعَثْ b’ǎṧ gönder
لَنَا lenā bize
مَلِكًا meliken bir hükümdar
نُقَاتِلْ nuḳātil (onun önderliğinde) savaşalım
فِي -nda
سَبِيلِ sebīli yolu-
اللَّهِ llahi Allah
قَالَ ḳāle dedi
هَلْ hel
عَسَيْتُمْ ǎseytum olurmu ki?
إِنْ in eğer
كُتِبَ kutibe yazılınca (farz kılınınca)
عَلَيْكُمُ ǎleykumu size
الْقِتَالُ l-ḳitālu savaş
أَلَّا ellā
تُقَاتِلُوا tuḳātilū savaşmazsanız
قَالُوا ḳālū dediler ki
وَمَا ve mā
لَنَا lenā bizler
أَلَّا ellā
نُقَاتِلَ nuḳātile neden savaşmayalım
فِي
سَبِيلِ sebīli yolunda
اللَّهِ llahi Allah
وَقَدْ veḳad oysa
أُخْرِجْنَا uḣricnā biz çıkarılıp sürüldük
مِنْ min -dan
دِيَارِنَا diyārinā yurtlarımız-
وَأَبْنَائِنَا ve ebnāinā ve oğullarımız(ın arasın)dan
فَلَمَّا felemmā fakat
كُتِبَ kutibe yazılınca
عَلَيْهِمُ ǎleyhimu kendilerine
الْقِتَالُ l-ḳitālu savaş
تَوَلَّوْا tevellev yüz çevirdiler
إِلَّا illā hariç
قَلِيلًا ḳalīlen pek azı
مِنْهُمْ minhum içlerinden
وَاللَّهُ vallahu Allah
عَلِيمٌ ǎlīmun bilir
بِالظَّالِمِينَ biZ-Zālimīne zalimleri
 
Ayet Meali

E lem tera ilel melei min benî isrâîle min ba’di mûsâ, iz kâlû li nebiyyin lehumub’as lenâ meliken nukâtil fî sebîlillâh(sebîlillâhi), kâle hel aseytum in kutibe aleykumul kıtâlu ellâ tukâtil(tukâtilû), kâlû ve mâ lenâ ellâ nukâtile fî sebîlillâhi ve kad uhricnâ min diyârinâ ve ebnâinâ fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu tevellev illâ kalîlen minhum vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne).



Elmalı Hamdi Yazır

Baksana, İsrail oğullarının Musa´dan sonra ileri gelenlerine! Hani onlar, bir peygamberlerine: «Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda savaşalım...» dediler. O da: «Size savaş farz kılınırsa, acaba yapmamazlık eder misiniz?» dedi. Onlar: «Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah yolunda savaşmayalım?» dediler. Bunun üzerine savaş kendilerine farz kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri bilir.



Diyanet
Musa´dan sonra, Benî İsrail´den ileri gelen kimseleri görmedin mi? Kendilerine gönderilmiş bir peygambere: «Bize bir hükümdar gönder ki (onun komutasında) Allah yolunda savaşalım» demişlerdi. «Ya size savaş yazılır da savaşmazsanız?» dedi. «Yurtlarımızdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz halde Allah yolunda neden savaşmayalım?» dediler. Kendilerine savaş yazılınca, içlerinden pek azı hariç, geri dönüp kaçtılar. Allah zalimleri iyi bilir.



Ahmed Hulusi
Musa`dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerinden bir grubu görmedin mi? Hani onlar Nebilerine: "Bizim için bir Melîk bâ`s et de Allâh yolunda savaşalım" demişlerdi. O Nebi de sordu: "Ya üzerinize savaş hükmolur da savaşmazsanız?"... Dediler: "Biz niye Allâh yolunda savaşmayalım ki? Üstelik yurdumuzdan, çocuklarımızdan olmuşken!" Ne zaman ki üzerlerine savaşmak hükmoldu, onlardan pek azı hariç savaşmaktan yüz çevirdiler. Allâh zâlimleri (onları Esmâ`sından yaratan olması dolayısıyla) Aliym`dir.



Yaşar Nuri Öztürk
Mûsa´dan sonra İsrailoğulları´nın kodamanlar meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir peygambere şöyle demişlerdi: "Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım." Peygamber dedi ki: "Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne olacak?" Dediler ki: "Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız? Yurtlarımızdan çıkarıldık, oğullarımızdan uzak düşürüldük." Nihayet, üzerlerine savaş yazıldığında pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.



Muhammed Esed
Musa´dan sonra İsrail oğullarının önde gelenlerinin, peygamberlerden birine: "Bize bir kral tayin et ki Allah yolunda savaşalım!" dediklerini bilmez misin? O: "Ya savaşmanız emredilir de savaştan kaçarsanız?" diye sordu. Onlar: "Biz ve çocuklarımız yurtlarımızdan sürülmüşken Allah yolunda neden savaşmayalım?" diye cevap verdiler. Halbuki savaşmak onlara emredilince, birkaçı dışında, uzak durdular; ama Allah zalimleri çok iyi biliyordu.



Edip Yüksel
Şu olay dikkatini çekmedi mi? İsrailoğullarının ileri gelenleri, Musa’dan sonra peygamberlerinden birine, "Bize bir lider atasan da ALLAH uğrunda savaşsak" demişlerdi. "Ya savaş gerekir de savaşmazsanız?!" demişti. Onlar, "Yurdumuzdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırılmış durumda iken neden ALLAH yolunda savaşmayalım" diye karşılık vermişlerdi. Fakat kendilerine savaş farzedilince pek azı hariç yüz çevirdiler. ALLAH zalimleri Bilir.*



Mustafa İslamoğlu
Musa’dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerinin, peygamberlerinden birine "Bize bir kral tayin et ki Allah yolunda savaşalım" dediklerini görmedin mi? O da dedi ki: "Ya size savaş emredildikten sonra savaşmaktan geri durarak isyan ederseniz?" Cevap verdiler: "Biz, yurdumuzdan ve çoluk-çocuğumuzdan ayrı düşürülmüşken neden savaşmayalım?" Oysa ki savaşmak onlara emredilince, pek azı dışında hepsi yüz çevirdiler. Allah, gerçek zalimlerin kim olduğunu çok iyi bilmektedir.



Hakkı Yılmaz
İsrâîloğulları’nın Mûsâ’dan sonra ileri gelenlerini görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Hani onlar, kendi peygamberlerinden birine, “Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım” demişlerdi. Peygamber, “Size savaş farz kılınırsa, acaba yapmamazlık eder misiniz?” dedi. İsrâîloğulları’nın ileri gelenleri, “Bize ne oldu da yurtlarımızdan ve çocuklarımızdan çıkarılmışken Allah yolunda savaşmayalım?” dediler. Sonra da savaş kendilerine görev olarak verilince de onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ve Allah, o kendi benliklerine haksızlık edenleri en iyi bilendir.