KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     2 : 85   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
ثُمَّ ṧumme Ama
أَنْتُمْ entum siz
هَٰؤُلَاءِ hā'ulā'i
تَقْتُلُونَ teḳtulūne öldürüyorsunuz
أَنْفُسَكُمْ enfusekum birbirinizi
وَتُخْرِجُونَ ve tuḣricūne ve çıkarıyorsunuz
فَرِيقًا ferīḳan bir grubu
مِنْكُمْ minkum sizden
مِنْ min
دِيَارِهِمْ diyārihim yurtlarından
تَظَاهَرُونَ teZāherūne birleşiyorsunuz
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onlara karşı
بِالْإِثْمِ bil-iṧmi günah
وَالْعُدْوَانِ vel’ǔdvāni ve düşmanlıkla
وَإِنْ ve in ve eğer
يَأْتُوكُمْ ye’tūkum size geldiklerinde
أُسَارَىٰ usārā esir olarak
تُفَادُوهُمْ tufādūhum fidyelerini veriyorsunuz
وَهُوَ ve huve ve o
مُحَرَّمٌ muHarramun yasaklanmış iken
عَلَيْكُمْ ǎleykum size
إِخْرَاجُهُمْ iḣrācuhum onları çıkarmak
أَفَتُؤْمِنُونَ efetu'minūne yoksa siz inanıyorsunuz da
بِبَعْضِ bibeǎ’Di bir kısmına
الْكِتَابِ l-kitābi Kitabın
وَتَكْفُرُونَ ve tekfurūne inkar mı ediyorsunuz
بِبَعْضٍ bibeǎ’Din bir kısmını
فَمَا femā nedir?
جَزَاءُ cezā'u cezası
مَنْ men kimsenin
يَفْعَلُ yef’ǎlu yapan
ذَٰلِكَ ƶālike bunu
مِنْكُمْ minkum sizden
إِلَّا illā başka
خِزْيٌ ḣizyun rezil olmaktan
فِي -nda
الْحَيَاةِ l-Hayāti hayatı-
الدُّنْيَا d-dunyā dünya
وَيَوْمَ ve yevme ve gününde
الْقِيَامَةِ l-ḳiyāmeti kıyamet
يُرَدُّونَ yuraddūne onlar itilirler
إِلَىٰ ilā
أَشَدِّ eşeddi en şiddetlisine
الْعَذَابِ l-ǎƶābi azabın
وَمَا ve mā değildir
اللَّهُ llahu Allah
بِغَافِلٍ biğāfilin gafil
عَمَّا ǎmmā -dan
تَعْمَلُونَ teǎ’melūne yaptıklarınız-
 
Ayet Meali

Summe entum hâulâi taktulûne enfusekum ve tuhricûne ferîkan minkummin diyârihim, tezâharûne aleyhim bil ismi vel udvân(udvâni), ve in ye’tûkum usârâ tufâdûhum ve huve muharremun aleykum ihrâcuhum e fe tu’minûne bi ba’dil kitâbive tekfurûne bi ba’d(ba’dın), fe mâ cezâu men yef’alu zâlike minkum illâ hızyun fîl hayâtid dunyâ, ve yevmel kıyâmeti yureddûne ilâ eşeddil azâb(azâbi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.



Diyanet
Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz. Yoksa siz Kitab´ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.



Ahmed Hulusi
Hâlbuki siz birbirinizi öldürüyorsunuz, içinizden bir grubu yurtlarından çıkartıyorsunuz. Onlar aleyhine haksız yere düşmanlıkta birleşiyorsunuz. Esir olup da geri getirilirlerse fidyelerini verip onları aranızdan çıkartıyorsunuz (oysa bu haramdı). Yoksa siz (Kitabın) hakikat bilgisinin bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanların ereceği karşılık, dünya yaşamında rezil olmaktır. Kıyamet sürecinde ise azabın en şiddetlisine düçar olurlar! Allâh yaptıklarınızdan hakikatiniz olarak gâfil değildir.



Yaşar Nuri Öztürk
Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap´ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.



Muhammed Esed
Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi katleden ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından süren, onlara karşı günahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye alarak bırakan! Böyle yaparak, ilahi kelamın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Öyleyse bilin ki, içinizden böyle yapanların karşılığı, bütün dünya hayatında zilletten ve Kıyamet Günü en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir şey olmayacaktır. Zira Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.



Edip Yüksel
Tüm bunlardan sonra, sizler hâlâ birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir grubu yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmanız zaten size haramken, bu yetmiyormuş gibi size esir düştüklerinde bir de onlardan fidye istiyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmını onaylayıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Böyle davrananların cezası dünya hayatında rezil olmak ve Diriliş Gününde de azabın en çetinine uğratılmaktan başka ne olabilir? ALLAH yaptıklarınızdan gafil değil.



Mustafa İslamoğlu
Bütün bunlara rağmen birbirinizi katleden, günah ve düşmanlıkta dayanışma sergileyerek kendi içinizden bir kısımını yurtlarından çıkaran -ki onların çıkarılması size kesinlikle yasaklanmıştı- ve elinize esir düşdüklerinde onları ancak fidye karşılığı serbest bırakan yine sizlerdiniz. Şimdi siz vahyin bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? İyi bilin ki, sizden kim böyle yaparsa, kesinlikle onun cezası dünya hayatında zilletten başka bir şey olmayacaktır. Ahirette ise azabın en acıklısına mahkum olacaklar. Zira Allah yaptıklarınıza karşı duyarsız değildir.



Hakkı Yılmaz
(84,85)Ve hani Biz, sizin kesin sözünüzü almıştık: “Kanlarınızı dökmeyeceksiniz, kendilerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.” Sonra siz, tanıklık ederek ikrar verdiniz. Sonra, siz, işte o kimselersiniz; kendi kendinizi öldürüyorsunuz ve sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onların aleyhinde günah ve düşmanlıkta yardımlaşıyorsunuz. Eğer onlar size esir olarak gelirlerse de onlar için fidye/kurtarmalık almaya çalışırsınız. Hâlbuki o; onların çıkarılmaları, size harâmlaştırılmıştır. Peki, siz Kitab’ın bir bölümüne inanıp da bir bölümüne inanmıyor musunuz? Şu hâlde içinizden böyle yapanların alacağı karşılık dünya hayatında bir rüsvâlıktan başka nedir? Kıyâmet günü de azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan bilgisiz, duyarsız değildir.