KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     33 : 37   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَإِذْ ve iƶ ve hani
تَقُولُ teḳūlu diyordun
لِلَّذِي lilleƶī kimseye
أَنْعَمَ en’ǎme ni’met verdiği
اللَّهُ llahu Allah’ın
عَلَيْهِ ǎleyhi ona
وَأَنْعَمْتَ ve en’ǎmte ve senin ni’met verdiğin
عَلَيْهِ ǎleyhi kendisine
أَمْسِكْ emsik tut
عَلَيْكَ ǎleyke yanında
زَوْجَكَ zevceke eşini
وَاتَّقِ vetteḳi ve kork
اللَّهَ llahe Allah’tan
وَتُخْفِي vetuḣfī fakat gizliyordun
فِي
نَفْسِكَ nefsike içinde
مَا şeyi
اللَّهُ llahu Allah’ın
مُبْدِيهِ mubdīhi açığa vuracağı
وَتَخْشَى ve teḣşā ve çekiniyordun
النَّاسَ n-nāse insanlardan
وَاللَّهُ vallahu Allah’tır
أَحَقُّ eHaḳḳu layık olan
أَنْ en
تَخْشَاهُ teḣşāhu çekinmene
فَلَمَّا felemmā ne zaman ki
قَضَىٰ ḳaDā kesince
زَيْدٌ zeydun Zeyd
مِنْهَا minhā o kadından
وَطَرًا veTaran ilişiğini
زَوَّجْنَاكَهَا zevvecnākehā biz onu sana nikahladık
لِكَيْ likey için
لَا
يَكُونَ yekūne olmaması
عَلَى ǎlā üzerine
الْمُؤْمِنِينَ l-mu'minīne mü’minler
حَرَجٌ Haracun bir güçlük
فِي hususunda
أَزْوَاجِ ezvāci evlenmek
أَدْعِيَائِهِمْ ed’ǐyāihim evlatlıkları
إِذَا iƶā zaman
قَضَوْا ḳaDev kestikleri
مِنْهُنَّ minhunne kadınlarıyle
وَطَرًا veTaran ilişkilerini
وَكَانَ ve kāne ve
أَمْرُ emru buyruğu
اللَّهِ llahi Allah’ın
مَفْعُولًا mef’ǔlen yerine getirilmiştir
 
Ayet Meali

Ve iz tekûlu lillezî en’amallâhu aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâs(nâse), vallâhu ehakku en tahşâh(tahşâhu), fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ likey lâ yekûne alel mu’minîne haracun fî ezvâci ed’ıyâihim izâ kadav min hunne vetarâ(vetaran), ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen).



Elmalı Hamdi Yazır

Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah´ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: «Hanımını kendine sıkı tut ve Allah´tan kork» diyordun da nefsinde Allah´ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah´ın emri de yerine getirilmiştir.



Diyanet
(Resûlüm!) Hani Allah´ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah´tan kork! diyordun. Allah´ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah´tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah´ın emri yerine getirilmiştir.



Ahmed Hulusi
Hani sen, Allâh`ın üzerine in`amda bulunduğu ve senin de kendisine in`amda bulunduğun kimseye (Hz.Rasûlullâh`ın evlatlığı Zeyd b. Harise): "Eşini nikâhında tut ve Allâh`tan korun" diyordun, (fakat) Allâh`ın açığa çıkaracağı şeyi düşüncende gizliyordun ve insanlardan endişeliydin (bu fikrini yanlış anlayıp Allâh yolundan dönerler diye)! (Oysaki) Allâh, kendisinden endişe etmene daha lâyıktır! Zeyd ondan boşanınca, onu (Zeynep`i) seninle biz evlendirdik ki; evlatlıklarının eşlerinde, onlarla ilişkiyi bitirdiklerinde, iman edenler için (onlarla evlenmek hususunda) bir zorluk - engel olmasın... Allâh`ın hükmü yerine gelmiştir!



Yaşar Nuri Öztürk
Hani sen Allah´ın nimetlendirdiği, senin de lütufta bulunduğun kişiye "Eşini yanında tut, Allah´tan kork!" diyordun ama, Allah´ın açıklayacağı birşeyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah´ın emri yerine getirilmiştir.



Muhammed Esed
Ve bir zaman, (ey Muhammed,) Allah´ın lütufta bulunduğu ve senin de iyilik ettiğin kişiye, "Eşini terk etme ve Allah´a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!" demiştin. Ve (böylece) Allah´ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi içinde gizlemiştin; çünkü insanlar(ın ne düşüneceklerin)den çekiniyordun, oysa çekinmen gereken yalnız Allah olmalıydı! (Fakat) sonra Zeyd o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde onu seninle evlendirdik ki (gelecekte) evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlar(la evlendikleri) için müminler suçlanmasın. Ve Allah´ın buyruğu (böylece) yerine getirilmiş oldu.



Edip Yüksel
ALLAH tarafından kendisine iyilik yapılan ve senin de iyilikte bulunduğun kişiye, "Karını tut ve ALLAH’ı gözet" diyordun. Böylece ALLAH’ın açığa vuracağı bir şeyi gizliyordun. ALLAH’tan çekinmen gerekirken halktan çekiniyordun. Zeyd eşiyle ilişiğini kestiğinde biz seni onunla evlendirmiştik ki gerçeği onaylayanlar, evlatlıkları eşleriyle ilişiklerini kestiklerinde onlarla evlenmekte güçlükle karşılaşmasın. ALLAH’ın buyruğu yerine getirilmelidir.



Mustafa İslamoğlu
Hani bir zamanlar Allah’ın kendisine ikram ettiği, senin de iyilikte bulunduğun kişiye diyordun ki: "Eşini bırakma ve Allah’a karşı saygılı ol!" Ama Allah’ın açıklayacağı şeyi sen içinde saklıyordun; zira insanlardan çekiniyordun: oysa ki kendisinden çekinmen gereken sadece Allah’tı. En sonunda Zeyd o kadınla ilişkisini tamamen kesip boşayınca Biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kesip boşadıklarında kişilerin onlarla evlenmelerinin önünde hiç bir engel bulunmasın: sonuçta Allah’ın emri yerine gelmiş oldu.



Hakkı Yılmaz
Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: “Eşini yanında tut ve Allah’ın koruması altına gir!” diyordun da insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi içinde saklı tutuyordun. Oysa Allah, Kendisine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymana çok daha lâyıktı. Artık Zeyd,* Zeyneb’ten ilişkisini kesince, Biz Zeyneb’i seninle evlendirdik. Ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri zaman, evlatlıklardan ayrılan kadınla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.