KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     39 : 38   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَلَئِنْ velein ve andolsun şayet
سَأَلْتَهُمْ seeltehum onlara sorsan
مَنْ men kim?
خَلَقَ ḣaleḳa yarattı
السَّمَاوَاتِ s-semāvāti gökleri
وَالْأَرْضَ vel’erDe ve yeri
لَيَقُولُنَّ leyeḳūlunne elbette derler
اللَّهُ llahu Allah
قُلْ ḳul de ki
أَفَرَأَيْتُمْ eferaeytum o halde gördünüz mü?
مَا şeyleri
تَدْعُونَ ted’ǔne yalvardığınız
مِنْ min
دُونِ dūni başka
اللَّهِ llahi Allah’tan
إِنْ in eğer
أَرَادَنِيَ erādeniye bana istese
اللَّهُ llahu Allah
بِضُرٍّ biDurrin bir zarar vermek
هَلْ hel mı?
هُنَّ hunne onlar
كَاشِفَاتُ kāşifātu kaldıracaklar
ضُرِّهِ Durrihi O’nun zararını
أَوْ ev yahut
أَرَادَنِي erādenī bana dilese
بِرَحْمَةٍ biraHmetin bir rahmet
هَلْ hel mı?
هُنَّ hunne onlar
مُمْسِكَاتُ mumsikātu durduracaklar
رَحْمَتِهِ raHmetihi O’nun rahmetini
قُلْ ḳul de ki
حَسْبِيَ Hasbiye bana yeter
اللَّهُ llahu Allah
عَلَيْهِ ǎleyhi O’na
يَتَوَكَّلُ yetevekkelu dayanırlar
الْمُتَوَكِّلُونَ l-mutevekkilūne tevekkül edenler
 
Ayet Meali

Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâh(yekûlunnallâhu), kul e fe raeytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bi durrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetih(rahmetihi), kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), aleyhi yetevekkelul mutevekkılûn(mutevekkılûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Andolsun ki onlara: «O gökleri ve yeri kim yarattı?» diye soracak olsan: «Elbette Allah!» diyeceklerdir. O halde gördünüz ya Allah´tan başka çağırdıklarınızı! Eğer Allah bana bir zarar vermek isterse, onlar O´nun zararını giderebilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, onlar O´nun rahmetini tutabilirler mi? De ki: «Allah, bana yeter.» Tevekkül edenler, hep O´na dayanırlar.



Diyanet
Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette «Allah´tır» derler. De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah´ı bırakıp da taptıklarınız, O´nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O´nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O´na güvenip dayanırlar.



Ahmed Hulusi
Andolsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı?" diye sorsan, elbette: "Allâh" diyeceklerdir... De ki: "(Bu cevabınıza göre) Allâh dûnunda isimlendirdiklerinizin (yerini) gördünüz mü? Eğer Allâh bende bir zarar, sıkıntı irade ederse, O`nun verdiği zararı, sıkıntıyı onlar açıp kaldıracaklar mı? Yahut (Allâh) bende bir rahmet irade ederse, O`nun rahmetini onlar engelleyebilirler mi?"... De ki: "Allâh bana yeter! Tevekkül edenler O`nu Vekiyl kılar!"



Yaşar Nuri Öztürk
Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, yemin olsun "Allah!" diyecekler. De onlara: "Peki Allah dışındaki yakardıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, O´nun vereceği zararı uzaklaştırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O´nun rahmetini tutabilirler mi?" De ki: "Bana Allah yeter! Tevekkül edenler O´na dayanıp güvenirler."



Muhammed Esed
Ve işte böyledir (çoğu insanlar): Eğer onlara "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorarsan hiç tereddütsüz "Allah´tır!" derler. De ki: "Allah´ı bırakıp taptıklarınızın ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Eğer Allah bana bir zarar vermek istese, bu (hayali güçler) O´nun vereceği zararı önleyebilirler mi? Yahut bana rahmet dilese O´nun rahmetini (benden) esirgeyebilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter! (O´nun varlığına) emin olanlar, (yalnızca) O´na güven duyarlar".



Edip Yüksel
Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, "ALLAH" diyecekler. De ki: "ALLAH’ın dışında hizmet ettiklerinize ne dersiniz? ALLAH benim için bir zarar dilese onlar O’nun zararını giderebilir mi? Yahut O benim için bir rahmet dilese onlar O’nun rahmetini tutabilir mi? De ki: "ALLAH bana yeter." Güvenenler O’na güvensinler.



Mustafa İslamoğlu
Ve eğer onlara "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorsan, kesinlikle "Allah’tır" derler. Sor onlara: "Allah dışında yalvarıp yakardığınız varlıklara hiç baktınız mı? Eğer Allah benim için bir zarar murad etse, O’ndan gelecek zararı onlar def edebilirler mi? Veya bana bir rahmet dilese, onlar O’nun rahmetine engel olabilir mi?" İlan et: "Allah bana yeter! Artık O’nun (kuluna yeteceğine) güvenen herkes, sadece O’na dayansın!"



Hakkı Yılmaz
Ve sen, gerçekten onlara: “O gökleri ve yeri kim oluşturdu?” diye sormuş olsan, kesinlikle “Allah!” diyeceklerdir. De ki: “Öyleyse Allah’ın astlarından çağırdıklarınızı hiç düşündünüz mü? Eğer Allah, bana bir zarar vermek istediyse, onlar O’nun zararını giderebilen kimseler midirler? Yahut bana bir rahmet dilediyse, onlar O’nun rahmetini engelleyebilen kimseler midirler? De ki: “Allah, bana yeter. Sonucu bırakanlar, yalnızca O’na sonucu bıraksınlar.”