KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     4 : 146   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
إِلَّا illā ancak hariçtir
الَّذِينَ elleƶīne kimseler
تَابُوا tābū tevbe edenler
وَأَصْلَحُوا ve eSleHū ve uslananlar
وَاعْتَصَمُوا veǎ’teSamū ve yapışanlar
بِاللَّهِ billahi Allah’a
وَأَخْلَصُوا ve eḣleSū ve yapanlar
دِينَهُمْ dīnehum dinlerini
لِلَّهِ lillahi sırf Allah için
فَأُولَٰئِكَ feulāike işte onlar
مَعَ meǎ beraberdir
الْمُؤْمِنِينَ l-mu'minīne mü’minlerle
وَسَوْفَ ve sevfe yakında
يُؤْتِ yu'ti verecektir
اللَّهُ llahu Allah da
الْمُؤْمِنِينَ l-mu'minīne mü’minlere
أَجْرًا ecran bir mükafat
عَظِيمًا ǎZīmen büyük
 
Ayet Meali

İllellezîne tâbû ve aslehû va’tesamû billâhi ve ahlesû dînehum lillâhi fe ulâike meal mu’minîn(mu’minîne), ve sevfe yu’tillâhul mu’minîne ecren azîmâ(azîmen).



Elmalı Hamdi Yazır

Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah´a sarılanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak bağlananlar müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.



Diyanet
Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah´a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.



Ahmed Hulusi
Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, hakikatleriyle Allâh`a sarılanlar, din anlayışlarını Allâh için saflaştıranlar müstesna... Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allâh iman ehline aziym mükâfat verecektir.



Yaşar Nuri Öztürk
Ancak tövbe edip hallerini düzelterek Allah´a yapışan ve dinlerini samimiyetle Allah´a özgüleyenler müstesnadır. İşte böyleleri, müminlerle beraber olacaktır. Ve Allah, müminlere yakında çok büyük bir ödül verecektir.



Muhammed Esed
Ancak tevbe edenler, dürüst ve erdemlice yaşayanlar, Allaha sımsıkı sarılanlar ve yalnız Ona yürekten inanıp bağlananlar hariç: Zira bunlar müminlerle birlikte olacaklardır ve zamanı geldiğinde Allah bütün müminlere büyük bir mükafat bahşedecektir.



Edip Yüksel
Ancak tövbe eden, durumunu düzelten, ALLAH’a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH’a ait kılanlar başka… Bunlar, gerçeği onaylayanlarla birliktedir. ALLAH gerçeği onaylayanlara daha sonra büyük bir ödül verecek.



Mustafa İslamoğlu
Ne ki tevbe edenler, gidişatını düzeltenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve Allah’a itaatte samimi olanlar hariç; işte bunlar mü’minlerle birlikte olacaklar ve zamanı geldiğinde Allah mü’minlere muhteşem bir ödül verecek.



Hakkı Yılmaz
(145,146)Şüphesiz ki münâfıklar –tevbe edenler, düzeltenler, Allah’a sıkıca sarılanlar ve dinlerini Allah için arıtan kimseler müstesna; artık bunlar, mü’minlerle beraberdirler ve Allah, mü’minlere büyük bir ecir verecektir –, Ateş’ten, en aşağı tabakadadırlar. Sen de onlara bir yardım edici bulamazsın.