KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     48 : 26   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
إِذْ o zaman
جَعَلَ ceǎle koymuşlardı
الَّذِينَ elleƶīne kimseler
كَفَرُوا keferū inkar eden(ler)
فِي
قُلُوبِهِمُ ḳulūbihimu kalblerine
الْحَمِيَّةَ l-Hamiyyete öfke ve gayreti
حَمِيَّةَ Hamiyyete öfke ve gayretini
الْجَاهِلِيَّةِ l-cāhiliyyeti cahiliyye (çağının)
فَأَنْزَلَ feenzele ve indirdi
اللَّهُ llahu Allah
سَكِينَتَهُ sekīnetehu huzur ve güvenini
عَلَىٰ ǎlā üzerine
رَسُولِهِ rasūlihi Elçisi
وَعَلَى ve ǎlā ve üzerine
الْمُؤْمِنِينَ l-mu'minīne mü’minlere
وَأَلْزَمَهُمْ ve elzemehum ve onları bağladı
كَلِمَةَ kelimete kelimesine
التَّقْوَىٰ t-teḳvā takva
وَكَانُوا ve kānū zaten onlar idiler
أَحَقَّ eHaḳḳa daha layık
بِهَا bihā buna
وَأَهْلَهَا ve ehlehā ve ehil
وَكَانَ ve kāne ve
اللَّهُ llahu Allah
بِكُلِّ bikulli her
شَيْءٍ şey'in şeyi
عَلِيمًا ǎlīmen bilendir
 
Ayet Meali

İz cealellezîne keferû fî kulûbihimul hamiyyete hamiyyetel câhiliyyeti fe enzelallâhu sekînetehu alâ resûlihî ve alel mû’minîne ve elzemehum kelimetet takvâ ve kânû e hakka bihâ ve ehlehâ ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).



Elmalı Hamdi Yazır

O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah herşeyi bilendir.



Diyanet
O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.



Ahmed Hulusi
O zaman hakikat bilgisini inkâr edenler, kalplerine hamiyeti (köylülük - cahillik gururu), cehalet tutuculuğunu (yeniye kapalılık) yerleştirmişlerdi... Allâh, Rasûlüne ve iman edenlere sekine inzâl etti ve onları kelime-i takva (lâ ilâhe illAllâh) anlayışında sâbitledi... Onlar bu sözü bizâtihi yaşayarak hak etmiş ve ehil kimselerdi... Allâh her şeyi Aliym`dir.



Yaşar Nuri Öztürk
İnkâr edenler, kalplerine öfkeli taassubu, o cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise huzur ve mutluluğunu resulünün, inananların üstüne indirmişti. Onları, takva kelimesine bağlı tutmuştu. Zaten onlar buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.



Muhammed Esed
Hakikati inkara şartlanmış olanlar kalplerinde küstahça bir büyüklük duygusu -cahiliyye ürünü bir duygu- taşırken Allah (da) Elçisi´ne ve müminlere iç huzuru (nimetini) ihsan etmiş ve onlara Allah´a karşı sorumluluk duygusu aşılamıştır; çünkü onlar bu (ilahi armağana) en çok layık olanlardı ve onu pekala hak etmişlerdi. Ve Allah her şeyi tam bilendir.



Edip Yüksel
İnkar edenler, gönüllerindeki öfke ve bağnazlığı, cahiliyye döneminin fanatizmini ateşlediklerinde, ALLAH elçisinin ve gerçeği onaylayanların üzerine huzurunu indirmiş ve onların erdemlilik sözünü tutmalarını sağlamıştı. Onlar buna tam yaraşan ve hakeden kimselerdi. ALLAH her şeyi bilendir.



Mustafa İslamoğlu
Hani, inkarda direnenlerin kalbini malum gurur -cahiliyye gurur- doldururken, Allah, Elçisine ve mü’minlere iç huzuru bahşetmiş ve onların sorumlu davranma sözüne sadık kalmalarını sağlamıştı: zira onlar buna fazlasıyla layık ve ehil idiler; ve zaten Allah da her şeyi hakkıyla bilendi.



Hakkı Yılmaz
Hani kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, cahiliye kalıntısı gurur ve soy asabiyetini, tutuculuğu kendi kalplerinde alevlendirip kışkırttıkları zaman, hemen Allah, Elçisi’nin ve mü’minlerin üzerine kalbi teskin eden güven ve yatışma duygusunu/ morali indirmiş ve o mü’minlerin “takvâ/Allah’ın koruması altına girme” sözüne ilzam etmişti/sadık kalmalarını sağlamıştı. Zaten onlar, buna lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi en iyi bilendir.