| *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz. Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
وَكَتَبْنَا | ve ketebnā | ve yazdık | |
عَلَيْهِمْ | ǎleyhim | onlara | |
فِيهَا | fīhā | onda | |
أَنَّ | enne | mukakkak | |
النَّفْسَ | n-nefse | cana | |
بِالنَّفْسِ | bin-nefsi | can | |
وَالْعَيْنَ | vel’ǎyne | ve göze | |
بِالْعَيْنِ | bil-ǎyni | göz | |
وَالْأَنْفَ | vel’enfe | ve buruna | |
بِالْأَنْفِ | bil-enfi | burun | |
وَالْأُذُنَ | vel’uƶune | ve kulağa | |
بِالْأُذُنِ | bil-uƶuni | kulak | |
وَالسِّنَّ | ve ssinne | ve dişe | |
بِالسِّنِّ | bis-sinni | diş | |
وَالْجُرُوحَ | velcurūHa | ve yaralara | |
قِصَاصٌ | ḳiSāSun | kısas | |
فَمَنْ | femen | kim | |
تَصَدَّقَ | teSaddeḳa | bağışlarsa | |
بِهِ | bihi | bunu | |
فَهُوَ | fehuve | o | |
كَفَّارَةٌ | keffāratun | keffaret olur | |
لَهُ | lehu | kendisi için | |
وَمَنْ | ve men | ve kim | |
لَمْ | lem | | |
يَحْكُمْ | yeHkum | hükmetmezse | |
بِمَا | bimā | ile | |
أَنْزَلَ | enzele | indirdiği | |
اللَّهُ | llahu | Allah’ın | |
فَأُولَٰئِكَ | feulāike | işte | |
هُمُ | humu | onlar | |
الظَّالِمُونَ | Z-Zālimūne | zalimlerdir | |
| | Ayet Meali |
Ve ketebnâ aleyhim fîhâ ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curûha kısâs(kısâsun) fe men tesaddeka bihî fe huve keffâretun leh(lehu) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne).
Elmalı Hamdi Yazır Biz Tevrat´ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah´ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
Diyanet Tevrat´ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah´ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir. Ahmed Hulusi Onda (Tevrat`ta), onlara şöyle hükmettik: "Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak ve dişe diş! Yaralarda da eş değer karşılık..." Fakat kim onu (kısas hakkını) bağışlarsa, o onun için geçmiş suçlarına örtü olur!.. Kim Allâh`ın inzâl ettiği (hüküm) ile hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. Yaşar Nuri Öztürk O Kitap´ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah´ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. Muhammed Esed Ve onlar için (Tevratta) hükmettik: cana can, göze göz, dişe diş, kulağa kulak, buruna burun ve yaralamalarda (benzer) bir karşılık; ama kim hayrı için ondan vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının bir kısmına kefaret olacaktır. Allahın vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, işte onlar zalimlerdir! Edip Yüksel Orada onlara: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara ödeşmeyi emrettik. Kim bu hakkından vazgeçerse günahlarını örter. ALLAH’ın indirdiği ile hüküm vermeyenler zalimdir. Mustafa İslamoğlu Onlara orada şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda eş değer bir karşılık; fakat kim de onu bağışlarsa, o kendi günahlarına keffarettir. Ama Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridirler. Hakkı Yılmaz Ve Biz, Tevrât’ta onlara, zata zat, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş yazdık. Yaralara kısas vardır. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendisi için kefaret olur. Ve kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar yanlış; kendi zararlarına iş yapanların ta kendileridir. |
|
|
|