| *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz. Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
مَا | mā | | |
أَفَاءَ | efā'e | verdikleri (ganimetler) | |
اللَّهُ | llahu | Allah’ın | |
عَلَىٰ | ǎlā | | |
رَسُولِهِ | rasūlihi | Elçisine | |
مِنْ | min | -ndan | |
أَهْلِ | ehli | halkı- | |
الْقُرَىٰ | l-ḳurā | o kent | |
فَلِلَّهِ | felillahi | Allah’a (aittir) | |
وَلِلرَّسُولِ | velirrasūli | ve Elçiye | |
وَلِذِي | veliƶī | ve olanlara | |
الْقُرْبَىٰ | l-ḳurbā | akraba | |
وَالْيَتَامَىٰ | velyetāmā | ve yetimlere | |
وَالْمَسَاكِينِ | velmesākīni | ve yoksullara | |
وَابْنِ | vebni | ve yolcuya | |
السَّبِيلِ | s-sebīli | ve yolcuya | |
كَيْ | key | ta ki | |
لَا | lā | | |
يَكُونَ | yekūne | olmasın | |
دُولَةً | dūleten | dolaşan bir şey | |
بَيْنَ | beyne | arasında | |
الْأَغْنِيَاءِ | l-eğniyā'i | zenginler | |
مِنْكُمْ | minkum | içinizden | |
وَمَا | ve mā | ne ki | |
اتَاكُمُ | ātākumu | size verdi | |
الرَّسُولُ | r-rasūlu | Elçi | |
فَخُذُوهُ | feḣuƶūhu | onu alın | |
وَمَا | ve mā | ve ne ki | |
نَهَاكُمْ | nehākum | size yasakladı | |
عَنْهُ | ǎnhu | ondan | |
فَانْتَهُوا | fentehū | sakının | |
وَاتَّقُوا | vetteḳū | ve korkun | |
اللَّهَ | llahe | Allah’tan | |
إِنَّ | inne | çünkü | |
اللَّهَ | llahe | Allah’ın | |
شَدِيدُ | şedīdu | şiddetlidir | |
الْعِقَابِ | l-ǐḳābi | azabı | |
| | Ayet Meali |
Mâ efâ allâhu alâ resûlihî min ehlil kurâ fe lillâhi ve lir resûli ve lizîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli key lâ yekûne dûleten beynel agniyâi minkum, ve mâ âtâkumur resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe şedîdul ikâb(ikâbi).
Elmalı Hamdi Yazır Allah´ın o kent halkından, Resulüne verdiği ganimetler, Allah´a, Resul´e, ona akrabalığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara, yolcuya aittir. Ta ki içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah´tan korkun. Çünkü Allah´ın azabı şiddetlidir.
Diyanet Allah´ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah´tan korkun. Çünkü Allah´ın azabı çetindir. Ahmed Hulusi Allâh`ın, fethedilen bölge halkından, Rasûlüne verdiği savaşsız ganimet (fey`), Allâh`a, Rasûle, yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir... (Bu böyle takdir edilmiştir) ki (varlık) sizden (sadece) zenginler arasında elden ele dolaşan bir şey olmasın! Rasûl size ne verdi ise, onu alın (kabul edin); sizi neden engelledi ise, ona son verin! Allâh`tan (yaptıklarınızın sonucunu kesinlikle yaşatacağı içindir ki) korunun... Muhakkak ki Allâh "Şediyd`ül Ikab"dır. Yaşar Nuri Öztürk Allah´ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah´tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah´ın azabı çok şiddetlidir. Muhammed Esed Bu beldelerin halkından (ganimet olarak) ne alındıysa Allah, hepsini Elçisi´ne devretti, (ganimetin tümü,) Allah´a ve Elçisi´ne, (ölen müminlerin) yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir; (böyle yapıldı) ki o, içinizden (zaten) zengin olanlar arasında dolaşıp duran (bir servet) haline gelmesin. Bu nedenle, Elçi size (ondan) ne kadar verirse (gönülden) kabul edin ve size vermediği şey(i istemek)ten kaçının; ve Allah´a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Çünkü Allah misillemesinde çetindir. Edip Yüksel ALLAH’ın o ülkelerin halklarından elçisine ganimet bıraktığı şeyler ALLAH’ın ve elçisinindir. Yani akrabalara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verilmelidir ki zenginlerinizin arasında tekelleşmesin. Elçinin size verdiğini alın; ancak onun size vermediğinden uzak durun. ALLAH’ı dinleyin. ALLAH’ın cezalandırması çetindir.* Mustafa İslamoğlu Allah, malum beldelerin sakinlerinden alıp iade ettiği tüm savaş gelirlerinin sorumluluğunu Rasulü’ne vermiştir: Artık (bu gelirler) Allah’a, Rasulüne, (onun) yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir: bunu böyle yaptık ki, servet (sırf) zengin sınıflarınız arasında dolaşan bir güç ve iktidar aracına dönüşmesin. İmdi, Rasul size (ondan) ne (pay) verirse onu alın, ama size vermediği şeyde de ısrarcı olmayın: Allah’a karşı sorumlu davranın; unutmayın ki Allah cezası çetin olandır. Hakkı Yılmaz (7,8)Allah’ın, o kent halkından, Elçisi’ne verdiği fey’ler [savaşmadan zahmetsizce elde edilen gelirler], içinizden yalnız zenginler arasında devlet; gücün getirdiği refah olmasın diye Allah’a, Elçi’ye, yakınlık sahiplerine; göç eden fakirlere –ki onlar, Allah’ın armağan ve rızasını ararken yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah’a ve Elçisi’ne yardım ederler. İşte onlar, doğruların ta kendileridir–, yetimlere, miskinlere, yolcuya aittir. Elçi, size ne verdiyse onu hemen alın. Sizi neden alıkoyduysa ondan geri durun. Allah’ın koruması altına da girin. Şüphesiz Allah, kovuşturması/azabı çok çetin olandır. |
|
|
|