KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     6 : 63   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
قُلْ ḳul de ki
مَنْ men kim
يُنَجِّيكُمْ yuneccīkum sizi kurtarıyor
مِنْ min -ndan
ظُلُمَاتِ Zulumāti karanlıkları-
الْبَرِّ l-berri karanın
وَالْبَحْرِ velbeHri ve denizin
تَدْعُونَهُ ted’ǔnehu O’na yakardığınızda
تَضَرُّعًا teDerruǎn gizli olarak
وَخُفْيَةً ve ḣufyeten ve açık olarak
لَئِنْ lein eğer
أَنْجَانَا encānā bizi kurtarırsa
مِنْ min
هَٰذِهِ hāƶihi bundan
لَنَكُونَنَّ lenekūnenne elbette olacağız
مِنَ mine -den
الشَّاكِرِينَ ş-şākirīne şükredenler-
 
Ayet Meali

Kul men yuneccîkum min zulumâtil berri vel bahri ted’ûnehu tedarruan ve hufyeh(hufyeten), le in encânâ min hâzihî le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne).



Elmalı Hamdi Yazır

De ki: «Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız» diye gizli ve aşikâr O´na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?



Diyanet
De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O´na gizli gizli yalvararak «Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız» diye dua edersiniz.



Ahmed Hulusi
De ki: "Karanın ve denizin karanlıklarından `Bizi bundan kurtarırsan, elbette şükredenlerden olacağız` diye boyun büküp, derûnunuzdan O`na dua ettiğinizde, kim sizi kurtarır?"



Yaşar Nuri Öztürk
Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız´ diye boyun büküp ürpererek O´na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"



Muhammed Esed
De ki: "Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, ´Eğer O bizi bu (sıkıntı)dan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allaha yalvardığınızda karanın ve denizin kapkara tehlikelerinden sizi koruyacak olan kimdir?"



Edip Yüksel
De ki: "Gizli ve açık olarak ‘Bizi bundan kurtarsan şükredenlerden olacağız.’ diye O’na yalvardığınızda sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarabilir?"



Mustafa İslamoğlu
De ki: "Siz, ta yüreğinizden ’eğer O bizi bu (musibet)ten kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız’ diye dua ettiğinizde, karanın ve denizin görünmez tehlikelerinden sizi kurtaracak olan biri var mı?"



Hakkı Yılmaz
De ki: “Siz, ‘bizi bundan kurtarırsa kesinlikle karşılığını ödeyenlerden olacağız’ diye gizli ve yakararak O’na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?”