KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     8 : 54   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
كَدَأْبِ kede’bi (Evet) gidişi gibi
الِ āli ailesi
فِرْعَوْنَ fir’ǎvne Fir’avn
وَالَّذِينَ velleƶīne ve kimselerin
مِنْ min
قَبْلِهِمْ ḳablihim onlardan öncekilerin
كَذَّبُوا keƶƶebū yalanlamışlardı
بِايَاتِ biāyāti ayetlerini
رَبِّهِمْ rabbihim Rablerinin
فَأَهْلَكْنَاهُمْ feehleknāhum biz de onları mahvetmiştik
بِذُنُوبِهِمْ biƶunūbihim günahlarıyle
وَأَغْرَقْنَا ve eğraḳnā ve boğmuştuk
الَ āle ailesini
فِرْعَوْنَ fir’ǎvne Fir’avn
وَكُلٌّ ve kullun ve hepsi de
كَانُوا kānū
ظَالِمِينَ Zālimīne zulmedicilerdi
 
Ayet Meali

Ke de´bi âli fir´avne vellezîne min kablihim, kezzebû biâyâti rabbihim, fe ehleknâhum bi zunûbihim ve agraknâ âle fîr´avn(fîr´avne), ve kullun kânû zâlimîn(zâlimîne).



Elmalı Hamdi Yazır

Tıpkı Firavun´un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi, Rabblerinin âyetlerini yalanladılar. Biz de onları günahları yüzünden helâk ettik. Firavun ile arkasından gidenleri suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.



Diyanet
(Evet bunların durumu), Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumuna benzer. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı; biz de onları günahlarından ötürü helâk etmiştik ve Firavun ailesini (denizde) boğmuştuk. Hepsi de zalimler idiler.



Ahmed Hulusi
Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin vaziyeti gibi (durumları)! (Onlar) Rablerinin işaretlerindeki varlığını (Rabbanî özelliklerini) yalanladılar, (biz de) onları suçları sonucu helâk ettik ve Âl-i Firavun`u da suda boğduk! Hepsi zâlimlerdi.



Yaşar Nuri Öztürk
Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin tavırları gibi. Rablerinin ayetlerini yalanlamışlardı. Biz de onları günahları yüzünden mahvettik. Firavun hanedanını da boğmuştuk. Bunların tümü zulme sapanlardı.



Muhammed Esed
Firavun yandaşlarının ve onlardan önce yaşayıp gidenlerin başlarına ne geldiyse (bunların da başına benzeri gelecek:) Onlar Rablerinin ayetlerine yalan gözüyle bakmışlardı; ve bu yüzden, Biz de onları (bu) günahlarına karşılık helak ettik; boğuverdik o Firavun yandaşlarını; onların hepsi zalim kimselerdi çünkü.



Edip Yüksel
Örneğin, Firavunun yandaşları ve onlardan öncekiler gibi. Rab’lerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de günahlarından ötürü onları yıkıma uğrattık. Firavunun yandaşlarını suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.



Mustafa İslamoğlu
(O halde onların akıbeti de) Firavun toplumu ve ondan öncekilerin akıbetine benzeyecek: Onlar Rablerinin mesajlarını yalanlamışlardı, biz de onları günahları yüzünden helak ettik; boğulmaya mahkum ettik Firavun soyunu: zira hepsi de zalim olmakta direniyorlardı.



Hakkı Yılmaz
Tıpkı Firavun’un yakınları ve onlardan öncekilerin gidişi gibi, onlar da Rablerinin âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini yalanladılar. Biz, onları günahları yüzünden değişime/yıkıma uğrattık; Firavun’un yakınlarını suda boğduk. Hepsi de kendi benliklerine haksızlık eden kimseler idiler.