أُفُق
41:53
الْافَاقِ
l-āfāḳi
ufuklarda
İsim
Eril, Çoğul
Mecrûr İsim
سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنْفُسِهِمْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ ۗ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakk(hakku), e ve lem yekfi bi rabbike ennehu alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).
Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?
|
أُفُق
53:7
بِالْأُفُقِ
bil-ufuḳi
ufukta
İsim
Eril
Mecrûr İsim
وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَىٰ
Ve huve bil ufukil a’lâ.
En yüksek ufuktadır o.
|
أُفُق
81:23
بِالْأُفُقِ
bil-ufuḳi
ufukta
İsim
Eril
Mecrûr İsim
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ
Ve lekad reâhu bil ufukıl mubîn(mubîni).
Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü.
|