أَفْرِغْ
2:250
أَفْرِغْ
efriğ
dök
Fiil
İf’al Kalıbı
2. şahıs, Eril, Tekil
Emir Kipi
وَلَمَّا بَرَزُوا لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُوا رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).
Câlût ve ordusuyla karşılaştıklarında şöyle yakardılar: "Ey Rabb´imiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır. Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et."
|
أَفْرِغْ
7:126
أَفْرِغْ
efriğ
boşalt
Fiil
İf’al Kalıbı
2. şahıs, Eril, Tekil
Emir Kipi
وَمَا تَنْقِمُ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِآيَاتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاءَتْنَا ۚ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ
Ve mâ tenkımu minnâ illâ en âmennâ bi âyâti rabbinâ lemmâ câetnâ, rabbenâ efrıg aleynâ sabren ve teveffenâ muslimîn(muslimîne).
"Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al."
|
أَفْرِغْ
18:96
أُفْرِغْ
ufriğ
dökeyim
Fiil
İf’al Kalıbı
1. şahıs, Tekil
Şimdiki/Geniş Zaman
آتُونِي زُبَرَ الْحَدِيدِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا سَاوَىٰ بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انْفُخُوا ۖ حَتَّىٰ إِذَا جَعَلَهُ نَارًا قَالَ آتُونِي أُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًا
Atûnî zuberel hadîd(hadîdi), hattâ izâ sâvâ beynes sadafeyni kâlenfuhû, hattâ izâ cealehu nâren kâle âtûnî ufrig aleyhi kıtrâ(kıtren).
"Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "Körükleyin!" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim!" diye seslendi.
|
فَرَغْ
55:31
سَنَفْرُغُ
senefruğu
boş vaktimiz olacak
Fiil
1. şahıs, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ
Se nefrugu lekum eyyuhes sekalân(sekalâni).
Ey ağırlıklı ve onurlu iki toplum/ey insan ve cin toplulukları! Sizinle de meşgul olacağız.
|
فَرَغْ
94:7
فَرَغْتَ
ferağte
boşaldığın (işin bitince)
Fiil
2. şahıs, Eril, Tekil
Geçmiş Zaman
فَإِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ
Fe izâ feragte fensab.
O halde, boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul!
|
فَٰرِغ
28:10
فَارِغًا
fāriğan
bomboştu
İsim
Etken
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
وَأَصْبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَىٰ فَارِغًا ۖ إِنْ كَادَتْ لَتُبْدِي بِهِ لَوْلَا أَنْ رَبَطْنَا عَلَىٰ قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Ve asbaha fuâdu ummi mûsâ fârigâ(fârigan), in kâdet le tubdî bihî lev lâ en rabatnâ alâ kalbihâ li tekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
Mûsa´nın annesinin kalbi ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine bir bağ vermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı.
|