KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     48 : 24   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَهُوَ ve huve ve O’dur
الَّذِي lleƶī
كَفَّ keffe çeken
أَيْدِيَهُمْ eydiyehum onların ellerini
عَنْكُمْ ǎnkum sizden
وَأَيْدِيَكُمْ ve eydiyekum ve sizin ellerinizi
عَنْهُمْ ǎnhum onlardan
بِبَطْنِ bibeTni göbeğinde
مَكَّةَ mekkete Mekke’nin
مِنْ min
بَعْدِ beǎ’di sonra
أَنْ en
أَظْفَرَكُمْ eZferakum sizi galip getirdikten
عَلَيْهِمْ ǎleyhim onlara
وَكَانَ ve kāne ve
اللَّهُ llahu Allah
بِمَا bimā
تَعْمَلُونَ teǎ’melūne yaptıklarınızı
بَصِيرًا beSīran görmektedir
 
Ayet Meali

Ve huvellezî keffe eydiyehum ankum ve eydiyekum anhum bi batni mekkete min ba’di en azferekum aleyhim ve kânallâhu bi mâ ta’melûne basîrâ(basîran).



Elmalı Hamdi Yazır

O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke´nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.



Diyanet
O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke´nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.



Ahmed Hulusi
Sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra Mekke`nin göbeğinde, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan uzak tutan "HÛ"dur! Allâh yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basıyr`dir.



Yaşar Nuri Öztürk
O odur ki, sizi onlarla galip getirdikten sonra Mekke´nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan uzak tuttu. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.



Muhammed Esed
Sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra Mekke vadisinde onların ellerini sizin üzerinizden, sizin ellerinizi de onların üzerinden çeken O´dur; ve Allah yapmış olduğunuz her şeyi görmektedir.



Edip Yüksel
Sizi onlara karşı üstün getirdikten sonra Mekke’nin göbeğinde onların ellerini yakanızdan sizin de ellerinizi onların yakasından çeken O’dur. ALLAH yaptıklarınızı görendir.



Mustafa İslamoğlu
Sizi onlara galip getirdikten sonra, Mekke vadisinde onların ellerini sizden ve sizin ellerinizi de onlardan çeken O’dur: ve zaten Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.



Hakkı Yılmaz
(24,25)Ve Allah, sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke’nin vadisinde; Hudeybiye’de, Allah’ın dilediği kimseyi rahmetine girdirmesi için, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. Onlar, Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini kabul etmeyen ve sizi Mescid-i Haram’dan ve ayarlanmış hedylerin/ hac yapanlara gönderilen yiyeceklerin yerlerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız, bilmeyerek ezmek sûretiyle kendilerinden sorumluluğunuz olacak mü’min erkekler, mü’min kadınlar olmasaydı, eğer onlar, birbirinden ayrılmış olsalardı kesinlikle onlardan Allah’ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayan kimseleri acıklı bir azapla azaplandırırdık.