 | *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.  Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
وَإِذْ | ve iƶ | O zaman | |
زَيَّنَ | zeyyene | süslemiş | |
لَهُمُ | lehumu | onlara | |
الشَّيْطَانُ | ş-şeyTānu | şeytan | |
أَعْمَالَهُمْ | eǎ’mālehum | yaptıkları işi | |
وَقَالَ | ve ḳāle | ve demişti | |
لَا | lā | yoktur | |
غَالِبَ | ğālibe | yenecek kimse | |
لَكُمُ | lekumu | sizi | |
الْيَوْمَ | l-yevme | bugün | |
مِنَ | mine | -dan | |
النَّاسِ | n-nāsi | insanlar- | |
وَإِنِّي | ve innī | ve elbette ben | |
جَارٌ | cārun | yanınızdayım | |
لَكُمْ | lekum | sizin | |
فَلَمَّا | felemmā | fakat ne zaman | |
تَرَاءَتِ | terā'eti | birbirini görünce | |
الْفِئَتَانِ | l-fietāni | iki topluluk | |
نَكَصَ | nekeSa | (geriye) dönüp | |
عَلَىٰ | ǎlā | üzerine | |
عَقِبَيْهِ | ǎḳibeyhi | iki ökçesi | |
وَقَالَ | ve ḳāle | ve dedi ki | |
إِنِّي | innī | elbette ben | |
بَرِيءٌ | berī'un | uzağım | |
مِنْكُمْ | minkum | sizden | |
إِنِّي | innī | elbette ben | |
أَرَىٰ | erā | görüyorum | |
مَا | mā | şeyleri | |
لَا | lā | | |
تَرَوْنَ | teravne | sizin görmediğinizi | |
إِنِّي | innī | elbette ben | |
أَخَافُ | eḣāfu | korkarım | |
اللَّهَ | llahe | Allah’tan | |
وَاللَّهُ | vallahu | zira Allah’ın | |
شَدِيدُ | şedīdu | çetindir | |
الْعِقَابِ | l-ǐḳābi | cezası | |
| | Ayet Meali |
Ve iz zeyyene lehumuş şeytânu a´mâlehum ve kâle lâ gâlibe lekumul yevme minen nâsi ve innî cârun lekum, fe lemmâ terâetil fietâni nekesa alâ akıbeyhi ve kâle innî berîun minkum innî erâ mâ lâ terevne innî ehâfullâh(ehâfullâhe), vallâhu şedîdul ıkâb(ıkâbi).
Elmalı Hamdi Yazır Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, «Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım.» demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: «Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum ve ben Allah´dan korkarım. Ayrıca Allah´ın azabı çok çetindir.»
Diyanet Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, şüphesiz ben de sizin yardımcınızım, dedi. Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizden uzağım, ben sizin göremediklerinizi (melekleri) görüyorum, ben Allah´tan korkuyorum; Allah´ın azabı şiddetlidir, dedi. Ahmed Hulusi Hani şeytan onlara davranışlarını süsledi ve (şöyle) dedi: "Bugün sizi kimse yenemez! Ben de muhakkak sizin yanınızdayım"... İki grup birbirini görünce iki topuğunun üzerine gerisin geri çarketti ve: "Muhakkak ben sizden ayrıyım! Gerçekten ben sizin göremediğiniz şeyleri görüyorum... Muhakkak ben Allâh`tan korkarım... Allâh "Şediyd`ül Ikab"dır (suçların sonuçlarını en şiddetli şekilde yaşatan)!" dedi. Yaşar Nuri Öztürk Şeytan onlara, yaptıklarını süslü gösterip şöyle demişti: "Bugün size galip gelecek kimse yok, ben yanınızdayım." Fakat iki topluluk yanyana gelince iki topuğu üstüne çark edip şöyle dedi: "Ben sizden uzağım. Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah´tan korkarım. Allah´ın cezası çok şiddetlidir." Muhammed Esed Güya Şeytan, tüm yapıp ettiklerini onlara güzel ve yerinde gösterip: "Bugün kimse sizinle baş edemez; çünkü ben de sizin arkanızdayım!" demişti. Fakat daha iki topluluk birbirlerinin görüş alanına girer girmez, tabanları üzerinde dönüp: "Yoo" dedi, "ben sizden sorumlu değilim; çünkü, bakın, sizin görmediğiniz bir şeyi görüyorum ben ve doğrusu Allahtan korkuyorum; çünkü Allah, gerçekten, azabında çok çetin, çok şiddetlidir." Edip Yüksel Sapkın, işlerini onlara süslemiş ve: "Bugün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım" demişti. İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum ve ALLAH’tan korkarım. ALLAH’ın cezası çetindir" demişti.* Mustafa İslamoğlu Ve o zaman Şeytan, yapıp ettiklerini kendilerine güzel göstererek diyordu ki: "Bu gün hiç bir insan size galip gelemez; çünkü ben sizin yanınızdayım!" Fakat iki taraf birbirinin görüş alanına gidince ökçeleri üzerine geri döndü ve dedi ki: "Benim sizinle hiçbir ilişkim olamaz! Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum; üstelik ben Allah’tan korkarım: çünkü Allah’ın cezalandırması pek şedid olur!" Hakkı Yılmaz (48,49)Hani o münâfıklar ve kalplerinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimseler, “Şu adamları dinleri aldattı” dedikleri sırada, o kötü niyetli komutan, onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara, “Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım” demişti. Sonra da, ne zaman ki iki topluluk birbirini görür oldu, o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Şüphesiz ben, sizin görmediğinizi görmekteyim, şüphesiz ben, Allah’tan korkmaktayım” dedi. Ve Allah, sonuçlandırması/ cezalandırması pek şiddetli olandır. Ve her kim Allah’a işin sonucunu havale ederse bilsin ki şüphesiz Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. |
|
|
|