KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     12 : 38   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَاتَّبَعْتُ vettebeǎ’tu ve uydum
مِلَّةَ millete dinine
ابَائِي ābāī atalarım
إِبْرَاهِيمَ ibrāhīme İbrahim’in
وَإِسْحَاقَ ve isHāḳa ve İshak’ın
وَيَعْقُوبَ ve yeǎ’ḳūbe ve Ya’kub’un
مَا (hakkımız) yoktur
كَانَ kāne
لَنَا lenā bizim
أَنْ en
نُشْرِكَ nuşrike ortak koşmağa
بِاللَّهِ billahi Allah’a
مِنْ min herhangi bir
شَيْءٍ şey'in şeyi
ذَٰلِكَ ƶālike bu
مِنْ min
فَضْلِ feDli bir lutfudur
اللَّهِ llahi Allah’ın
عَلَيْنَا ǎleynā üzerimize
وَعَلَى ve ǎlā ve üzerine
النَّاسِ n-nāsi insanların
وَلَٰكِنَّ velākinne ama
أَكْثَرَ ekṧera çoğu
النَّاسِ n-nāsi insanların
لَا
يَشْكُرُونَ yeşkurūne şükretmezler
 
Ayet Meali

Vetteba’tu millete âbâî ibrâhîme ve ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe), mâ kâne lenâ en nuşrike billâhi min şey(şey’in), zâlike min fadlillâhi aleynâ ve alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûn(yeşkurûne).



Elmalı Hamdi Yazır

«Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub´un dinine uydum. Bizim, Allah´a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah´ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler.»



Diyanet
Atalarım İbrahim, İshak ve Ya´kub´un dinine uydum. Allah´a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Allah´ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu şükretmezler.



Ahmed Hulusi
"Ben, atalarım İbrahim, İshak ve Yakup`un milletine (tevhid dinine) tâbi oldum... Allâh`a herhangi bir şeyi (nefsim dâhil) ortak koşmamız bizim için olacak şey değildir! Bu hem bizim üzerimize ve hem de insanlar üzerine Allâh`ın fazlındandır. Fakat insanların çoğunluğu (bu hakikati değerlendirip) şükretmezler."



Yaşar Nuri Öztürk
"Ve atalarım İbrahim´in, İshak´ın, Yakub´un milletine uydum. Bizim herhangi birşeyi Allah´a ortak tutmamız söz konusu olamaz. İşte bu, Allah´ın bize ve diğer insanlara bir lütfudur. Ama insanların çokları şükretmiyorlar."



Muhammed Esed
ve atalarım İbrahim, İshak ve Yakub´un yolunu tuttum. (Çünkü) tanrısal nitelikleri Allah´tan başka herhangi bir varlığa yakıştırmak bizlere yakışmaz: Allah´ın bize ve bütün insanlığa bahşettiği lütfun bir (sonucudur) bu, ama insanların çoğu bu (lütfun) değerini bilmez.



Edip Yüksel
"Ben, atalarım İbrahim, İshak ve Yakup’un dinine uydum. ALLAH’a herhangi bir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu, ALLAH’ın bize ve halka olan lütfudur. Ancak insanların çoğu şükretmez."



Mustafa İslamoğlu
ve atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un inanç sistemine uydum. Allah’a ait herhangi bir niteliği ondan başkasına yakıştırmak bize yakışmaz. İşte bu (tevhidi iman), Allah’ın bize ve tüm insanlığa olan bir lutfudur: ne var ki insanların çoğu bunu değerlendirmez.



Hakkı Yılmaz
(37-41)Yûsuf: “Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun te’vîlini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Şüphesiz ben, Allah’a inanmayan bir toplumun –ki onlar âhireti bilerek reddedenlerin; inanmayanların ta kendileridir– dinini, yaşam tarzını terk ettim. Ve atalarım İbrâhîm, İshâk ve Ya‘kûb’un dinine, yaşam ilkesine uydum. Bizim, Allah’a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, Allah’ın bize ve insanlara bir armağanıdır. Velâkin insanların çoğu kendilerine verilen nimetlerin karşılığını ödemiyorlar. Ey benim zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı birçok rabbler mi daha hayırlı, yoksa her şeye hâkim ve galip olan bir tek Allah mı? Sizin, O’nun astlarından o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız konusuna Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah’a aittir: O, size, Kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte bu dosdoğru/koruyan dindir. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar. Ey benim zindan arkadaşlarım! Biriniz efendisine yine şarap sunacak. Diğeri de asılacak da kuşlar onu başından yiyecekler. İşte hakkında fetva istediğiniz iş gerçekleşti” dedi.