KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Şin-Fe-Kaf      ش ف ق 

to pity, be anxious about, fear. shafaq - fear, pity, evening, twilight with its redness or whiteness, after sunset. ashfaqa - to be afraid. mushfiqun - one who is afraid or is in terror, compassionate, fearful one, tender.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 11 kez geçiyor.

Gövde(ler)

2 kez أَشْفَقْ
1 kez شَّفَق
8 kez مُشْفِقُون

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


أَشْفَقْ
[HyperLink1] 33:72     وَأَشْفَقْنَ     ve eşfeḳne     ve korktular
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Dişil, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَنْ يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنْسَانُ ۖ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا

İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).

Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi.
 


أَشْفَقْ
[HyperLink1] 58:13     أَأَشْفَقْتُمْ     eeşfeḳtum     korktunuz mu?
 
Fiil  İf’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

أَأَشْفَقْتُمْ أَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَاتٍ ۚ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

E eşfaktum en tukaddimû beyne yedey necvâkum sadekât(sadekâtin), fe iz lem tef’alû ve tâballâhu aleykum, fe ekîmûs salâte ve âtûz zekâte ve etîûllâhe ve resûleh(resûlehu), vallâhu habîrun bi mâ ta’melûn(ta’melûne).

Gizli konuşmanızdan önce, sadakalar vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah´a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
 


شَّفَق
[HyperLink1] 84:16     بِالشَّفَقِ     biş-şefeḳi     akşamın alaca karanlığına
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ

Fe lâ uksimu biş şefak(şefakı).

İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 18:49     مُشْفِقِينَ     muşfiḳīne     korkarak
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

وَوُضِعَ الْكِتَابُ فَتَرَى الْمُجْرِمِينَ مُشْفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هَٰذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّا أَحْصَاهَا ۚ وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا ۗ وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا

Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ(ehaden).

Kitap ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor.
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 21:28     مُشْفِقُونَ     muşfiḳūne     titrerler
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ارْتَضَىٰ وَهُمْ مِنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ

Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yeşfeûne illâ li menirtedâ ve hum min haşyetihî muşfikûn(muşfikûne).

O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O´nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O´nun korkusundan titrerler.
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 21:49     مُشْفِقُونَ     muşfiḳūne     titrerler
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَهُمْ مِنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ

Ellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve hum mines sâati muşfikûn(muşfikûne).

O korunanlar ki, hiç görmeden Rablerinden korkarlar. Kıyamet saatinden de ürperirler onlar.
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 23:57     مُشْفِقُونَ     muşfiḳūne     titrerler
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

إِنَّ الَّذِينَ هُمْ مِنْ خَشْيَةِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ

İnnellezîne hum min haşyeti rabbihim muşfikûn(muşfikûne).

Onlar ki, Rablerine saygıdan titrerler,
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 42:18     مُشْفِقُونَ     muşfiḳūne     korkarlar
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

يَسْتَعْجِلُ بِهَا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِهَا ۖ وَالَّذِينَ آمَنُوا مُشْفِقُونَ مِنْهَا وَيَعْلَمُونَ أَنَّهَا الْحَقُّ ۗ أَلَا إِنَّ الَّذِينَ يُمَارُونَ فِي السَّاعَةِ لَفِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ

Yesta’cilu bihellezîne lâ yû’minûne bihâ, vellezîne âmenû muşfikûne minhâ ve ya’lemûne ennehel hakk(hakku), e lâ innellezîne yumârûne fîs sâati le fî dalâlin baîd(baîdin).

Ona inanmayanlar onun çabucak gelmesini isterler. İman ederlerse ondan ürperirler ve bilirler ki o haktır. Dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler.
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 42:22     مُشْفِقِينَ     muşfiḳīne     korkudan titrediklerini
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

تَرَى الظَّالِمِينَ مُشْفِقِينَ مِمَّا كَسَبُوا وَهُوَ وَاقِعٌ بِهِمْ ۗ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي رَوْضَاتِ الْجَنَّاتِ ۖ لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ

Terez zâlimîne muşfikîne mimmâ kesebû ve huve vâkıun bihim, vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fî ravdâtil cennât(cennâti), lehum mâ yeşâûne inde rabbihim zâlike huvel fadlul kebîr(kebîru).

Kazandıkları, tepelerine inerken o zalimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarsa cennetlerin bahçelerindedir. Rableri katında kendileri için, diledikleri herşey vardır. İşte budur o büyük lütuf.
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 52:26     مُشْفِقِينَ     muşfiḳīne     korku içinde
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ

Kâlû innâ kunnâ kablu fî ehlinâ muşfikîn(muşfikîne).

"Daha önce biz, ailemiz içinde endişe ile ürperiyorduk."
 


مُشْفِقُون
[HyperLink1] 70:27     مُشْفِقُونَ     muşfiḳūne     korkarlar
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ

Vellezîne hum min azâbi rabbihim muşfikûn(muşfikûne).

Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler.