KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Elif-Vav-Be      ا و ب 

to come back from, repent, set (stars), repeat, return (from disobedience to obedience), echo, alight at night.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 17 kez geçiyor.

Gövde(ler)

6 kez أَوَّاب
1 kez أَوِّبِ
1 kez إِيَاب
9 kez مَ َٔاب

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


أَوَّاب
[HyperLink1] 50:32     أَوَّابٍ     evvābin     (Allah’a) yüz tutan
 
Sıfat         Eril, Tekil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ

Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).

İşte size vaat edilen budur. Allah´a sürekli yönelen, korunması gerekeni koruyan herkese...
 


أَوَّاب
[HyperLink1] 17:25     لِلْأَوَّابِينَ     lilevvābīne     tevbe edenleri
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ ۚ إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا

Rabbukum a’lemu bi mâ fî nufûsikum, in tekûnû sâlihîne fe innehu kâne lil evvâbîne gafûrâ(gafûren).

Benliklerinizin içindekini Rabbiniz daha iyi bilir. Eğer siz barışsever/iyi kişiler olursanız O, tövbeye sarılanları affeder.
 


أَوَّاب
[HyperLink1] 38:17     أَوَّابٌ     evvābun     (bize) çok başvururdu
 
İsim         Eril, Tekil    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

اصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ

Isbır alâ mâ yekûlûne vezkur abdenâ dâvûde zel eyd(eydi), innehû evvâb(evvâbun).

Onların dediklerine sabret! O kuvvet sahibi kulumuz Davûd´u an! O, tespih nağmeleri döktüren bir kul idi.
 


أَوَّاب
[HyperLink1] 38:19     أَوَّابٌ     evvābun     katılırdı
 
İsim         Eril, Tekil    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً ۖ كُلٌّ لَهُ أَوَّابٌ

Vet tayre mahşûreh(mahşûreten), kullun lehû evvâb(evvâbun).

Kuşlar da toplu halde onunla beraberdi. Hepsi, onun tespih nağmelerine katılırdı.
 


أَوَّاب
[HyperLink1] 38:30     أَوَّابٌ     evvābun     (Allah’a) yönelirdi
 
İsim         Eril, Tekil    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ

Ve vehebnâ li dâvûde suleymân(suleymâne), ni’mel abd(abdu), innehû evvâb(evvâbun).

Davûd´a Süleyman´ı armağan ettik. Ne güzel kul! Hep Allah´a sığınır, yakarırdı.
 


أَوَّاب
[HyperLink1] 38:44     أَوَّابٌ     evvābun     (bize) başvururdu
 
İsim         Eril, Tekil    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ ۗ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ

Ve huz bi yedike dıgsen fadrıb bihî ve lâ tahnes, innâ vecednâhu sâbira(sâbiren), ni’mel abd(abdu), innehû evvâb(evvâbun).

"Eline bir demet sap al da onunla vur ve yeminine ters düşmüş olma!" dedik. Biz onu sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! Bize yönelen, yakaran biriydi o.
 


أَوِّبِ
[HyperLink1] 34:10     أَوِّبِي     evvibī     tesbih edin
 
Fiil  Tef’il Kalıbı       2. şahıs, Dişil, Tekil  Emir Kipi      
    

وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا ۖ يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ ۖ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ

Ve lekad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ(fadlen), yâ cibâlu evvibî meahu vet tayr(tayre), ve elennâ lehul hadîd(hadîde).

Yemin olsun, biz, Dâvud´a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.
 


إِيَاب
[HyperLink1] 88:25     إِيَابَهُمْ     iyābehum     dönüşleri
 
İsim         Eril    Mansûb İsim    
    

إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ

İnne ileynâ iyâbehum.

Hiç kuşkusuz, onların dönüşleri bizedir.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 3:14     الْمَابِ     l-mābi     varılacak yer
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ۗ ذَٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَاللَّهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَآبِ

Zuyyine lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).

Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşten oluşturulmuş yığınlara, salma atlara, davarlara ve ekinlere tutkunlukların sevgisi, insanlar için süslenip püslenmiştir. Tüm bunlar geçici-iğreti hayatın nimetidir. Allah´a gelince, varılacak yerin en güzeli onun yanındadır.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 13:29     مَابٍ     mābin     gelecek
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ

Ellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti tûbâ lehum ve husnu meâb(meâbin).

İman edip hak ve barış uğruna iyi işler yapanlara mutluluk ve müjde var, güzel bir gelecek var.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 13:36     مَابِ     mābi     dönüşüm
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ ۖ وَمِنَ الْأَحْزَابِ مَنْ يُنْكِرُ بَعْضَهُ ۚ قُلْ إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ وَلَا أُشْرِكَ بِهِ ۚ إِلَيْهِ أَدْعُو وَإِلَيْهِ مَآبِ

Vellezîne âteynâhumul kitâbe yefrehûne bimâ unzile ileyke ve minel ahzâbi men yunkiru ba’dah(ba’dahu), kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ uşrike bih(bihî), ileyhi ed’û ve ileyhi meâb(meâbi).

Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: "Bana, yalnız Allah´a kulluk etmem, O´na ortak koşmamam emredildi. Ben O´na yakarır, O´na davet ederim. Dönüşüm de O´nadır."
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 38:25     مَابٍ     mābin     bir geleceği
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

فَغَفَرْنَا لَهُ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ

Fe gafernâ lehu zâlik(zâlike), ve inne lehu indenâ le zulfâ ve husne meâb(meâbin).

Biz de ondan o günahı affettik. Katımızdan onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek var.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 38:40     مَابٍ     mābin     bir gelecek
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ

Ve inne lehu ındenâ le zulfâ ve husne meâb(meâbin).

Ve gerçekten, katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardı.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 38:49     مَابٍ     mābin     bir gelecek
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

هَٰذَا ذِكْرٌ ۚ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ

Hâzâ zikr(zikrun), ve inne lil muttekîne le husne meâb(meâbin).

Bir hatırlatmadır bu! Korunup sakınanlar için elbette güzel bir gelecek vardır.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 38:55     مَابٍ     mābin     bir gelecek
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

هَٰذَا ۚ وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ

Hâzâ, ve inne lit tâgıyne le şerre meâb(meâbin).

Bu, budur! Azgınlara da kötü bir gelecek vardır elbette!
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 78:22     مَابًا     māben     varacağı yerdir
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

لِلطَّاغِينَ مَآبًا

Lit tâgîne meâbâ(meâben).

Azgınlar için bir barınak.
 


مَ َٔاب
[HyperLink1] 78:39     مَابًا     māben     bir yol
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا

Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).

İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun!