تَضْحَىٰ
20:119
تَضْحَىٰ
teDHā
sıcaktan etkilenmeyeceksin
Fiil
2. şahıs, Eril, Tekil
Şimdiki/Geniş Zaman
وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَىٰ
Ve enneke lâ tazmeu fîhâ ve lâ tadhâ.
"Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın."
|
ضُحًى
7:98
ضُحًى
DuHen
kuşluk vakti
Zaman Zarfı
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
أَوَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَنْ يَأْتِيَهُمْ بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ
E ve emine ehlul kurâ en ye’tiyehum be’sunâ duhan ve hum yel’abûn (yel’abûne).
Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?
|
ضُحًى
20:59
ضُحًى
DuHen
kuşluk vakti
Zaman Zarfı
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزِّينَةِ وَأَنْ يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى
Kâle mev’ıdukum yevmuz zîneti ve en yuhşeren nâsu duhâ(duhan).
Mûsa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir araya getirilsin."
|
ضُحًى
79:29
ضُحَاهَا
DuHāhā
kuşluğunu
İsim
Eril
Mansûb İsim
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
Ve agtaşe leylehâ ve ahrece duhâhâ.
Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı.
|
ضُحًى
79:46
ضُحَاهَا
DuHāhā
onun kuşluk vaktinden
İsim
Eril
Mansûb İsim
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
Ke ennehum yevme yerevnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.
Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.
|
ضُحًى
91:1
وَضُحَاهَا
ve DuHāhā
ve onun aydın sabahına
İsim
Eril
Mecrûr İsim
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا
Veş şemsi ve duhâhâ.
Yemin olsun Güneş´e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,
|
ضُحًى
93:1
وَالضُّحَىٰ
veDDuHā
kuşluk vaktine andolsun
İsim
Eril
Mecrûr İsim
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالضُّحَىٰ
Ved duhâ.
Yemin olsun kuşluk vaktine,
|