KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Ayn-Kaf-Dal      ع ق د 

bağlamak, düğümlemek, iliklemek, bir şeyin kenarlarını bir araya toplamak. Bir araya gelme ve getirme, toplamak veya toplanmak.

ǐḳd - Gerdanlık

ǎḳd (çoğ. ǔḳûd) - Sözleşme, antlaşma, yemin, bağlantı, sağlam söz

ǔḳde (çoğ. ǔḳad) - Düğüm. Akdedilen nikâh, yemin ve benzeri şeylerin ismidir.

Türkçe’ye girmiş türevler : akit, akide, ağda, akait, âkit, itikat, ukde

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 7 kez geçiyor.

Gövde(ler)

1 kez عَقَدَتْ
4 kez عُقْدَة
1 kez عَقَّد
1 kez عُقُود

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


عَقَدَتْ
[HyperLink1] 4:33     عَقَدَتْ     ǎḳadet     bağladığı
 
Fiil         3. şahıs, Dişil, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِيَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ ۚ وَالَّذِينَ عَقَدَتْ أَيْمَانُكُمْ فَآتُوهُمْ نَصِيبَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا

Ve li kullin cealnâ mevâliye mimmâ terekel vâlidâni vel akrabûn(akrabûne) vellezîne akadet eymânukum fe âtûhum nasîbehum innallâhe kâne alâ kulli şey’in şehîdâ(şehîden).

Ana-babanın ve akrabanın geriye bıraktıkları malların hepsi için mirasçılar belirledik. Yeminlerinizin/anlaşmalarınızın akde bağladığı kimselere gelince, onların paylarını da kendilerine verin! Allah her şeyi dikkatli bir tanık olarak gözetlemektedir.
 


عُقْدَة
[HyperLink1] 2:235     عُقْدَةَ     ǔḳdete     akdine (kıymaya)
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا عَرَّضْتُمْ بِهِ مِنْ خِطْبَةِ النِّسَاءِ أَوْ أَكْنَنْتُمْ فِي أَنْفُسِكُمْ ۚ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ سَتَذْكُرُونَهُنَّ وَلَٰكِنْ لَا تُوَاعِدُوهُنَّ سِرًّا إِلَّا أَنْ تَقُولُوا قَوْلًا مَعْرُوفًا ۚ وَلَا تَعْزِمُوا عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتَّىٰ يَبْلُغَ الْكِتَابُ أَجَلَهُ ۚ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي أَنْفُسِكُمْ فَاحْذَرُوهُ ۚ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ

Ve lâ cunâhe aleykum fîmâ arradtum bihî min hitbetin nisâi ev eknentum fî enfusikum, alimallâhu ennekum se tezkurûnehunne ve lâkin lâ tuvâıdûhunne sirran illâ en tekûlû kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen), ve lâ ta’zimû ukdeten nikâhı hattâ yeblugal kitâbu eceleh(ecelehu), va’lemû ennallâhe ya’lemu mâ fî enfusikum fahzerûh(fahzerûhu), va’lemû ennallâhe gafûrun halîm(halîmun).

İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde saklamanızda sizin için hiç bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız, unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir. O´ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır.
 


عُقْدَة
[HyperLink1] 2:237     عُقْدَةُ     ǔḳdetu     akdi
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

وَإِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرِيضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ إِلَّا أَنْ يَعْفُونَ أَوْ يَعْفُوَ الَّذِي بِيَدِهِ عُقْدَةُ النِّكَاحِ ۚ وَأَنْ تَعْفُوا أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ ۚ وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Ve in tallaktumûhunne min kabli en temessûhunne ve kadfaradtum lehunne farîdaten fe nısfu mâ faradtum illâen ya’fûne ev ya’fuvellezî bi yedihî ukdetun nikâh(nikâhı), ve en ta’fû akrabu lit takvâ ve lâ tensevul fadla beynekum innallâhe bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).

Bir mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kestiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı elinde bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah, yapmakta olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.
 


عُقْدَة
[HyperLink1] 20:27     عُقْدَةً     ǔḳdeten     düğümünü
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي

Vahlul ukdeten min lisânî.

"Dilimden düğümü çöz,
 


عُقْدَة
[HyperLink1] 113:4     الْعُقَدِ     l-ǔḳadi     düğümlere
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ

Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).

Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden!
 


عَقَّد
[HyperLink1] 5:89     عَقَّدْتُمُ     ǎḳḳadtumu     bilerek yaptığınız
 
Fiil  Tef’il Kalıbı       2. şahıs, Eril, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا عَقَّدْتُمُ الْأَيْمَانَ ۖ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ ۖ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ ۚ ذَٰلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ ۚ وَاحْفَظُوا أَيْمَانَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Lâ yuâhizukumullâhu bil lagvi fî eymânikum ve lâkin yuâhizukum bimâ akkadtumul eymân(eymâne), fe keffâretuhu it’âmu aşereti mesâkîne min evsatı mâ tut’ımûne ehlîkum ev kisvetuhum ev tahrîru rakabeh(rakabetin) fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâm(eyyâmin) zâlike keffâretu eymânikum izâ haleftum vahfezû eymânekum kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihi leallekum teşkurûn(teşkurûne).

Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydimek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz.
 


عُقُود
[HyperLink1] 5:1     بِالْعُقُودِ     bil-ǔḳūdi     akitleri(zi)
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَوْفُوا بِالْعُقُودِ ۚ أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ الْأَنْعَامِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ ۗ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ مَا يُرِيدُ

Yâ eyyuhellezîne âmenû evfû bil ukûd(ukûdi) uhıllet lekum behîmetul en’âmi illâ mâ yutlâ aleykum gayre muhillîs saydi ve entum hurum(hurumun) innallâhe yahkumu mâ yurîd(yurîdu).

Ey iman edenler! Akitlerin ve ahitlerin icaplarını yerine getirin. Siz ihramlı iken avlanmayı helal saymamak şartıyla ve ileride size okunacaklar müstesna olmak üzere, davar cinsinden hayvanlar size helal kılınmıştır. Kuşkunuz olmasın ki, Allah, iradesi yönünde hüküm verir.