تَعَاسَرْ
65:6
تَعَاسَرْتُمْ
teǎāsertum
güçlük çekerseniz
Fiil
Tefâ’ul Kalıbı
2. şahıs, Eril, Çoğul
Geçmiş Zaman
أَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّ ۚ وَإِنْ كُنَّ أُولَاتِ حَمْلٍ فَأَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتَّىٰ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ ۚ فَإِنْ أَرْضَعْنَ لَكُمْ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ ۖ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍ ۖ وَإِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ أُخْرَىٰ
Eskinû hunne min haysu sekentum min vucdikum ve lâ tudârrûhunne li tudayyikû aleyhinn(aleyhinne), ve in kunne ulâti hamlin fe enfikû aleyhinne hattâ yeda’ne hamle hunn(hunne), fe in erda’ne lekum fe âtûhunne ucûre hunn(hunne), ve’temirû beynekum bi ma’rûf(ma’rûfin), ve in teâsertum fe se turdıu lehû uhrâ.
O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğer hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
|
عَسِر
54:8
عَسِرٌ
ǎsirun
çetin
Sıfat
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
مُهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ ۖ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَٰذَا يَوْمٌ عَسِرٌ
Muhtıîne iled dâi, yekûlul kâfirûne hâzâ yevmun asir(asirun).
Boyunları büküktür çağıranın önünde. Derler ki o küfre saplananlar: "Çok zorlu bir gün bu!"
|
عُسْر
2:185
الْعُسْرَ
l-ǔsra
güçlük
İsim
Eril
Mansûb İsim
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَىٰ وَالْفُرْقَانِ ۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ ۖ وَمَنْ كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ ۗ يُرِيدُ اللَّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur´an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah´ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.
|
عُسْر
18:73
عُسْرًا
ǔsran
bir güçlük
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
قَالَ لَا تُؤَاخِذْنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرْهِقْنِي مِنْ أَمْرِي عُسْرًا
Kâle lâ tuâhıznî bimâ nesîtu ve lâ turhıknî min emrî usrâ(usren).
Mûsa dedi: "Unuttuğum için beni azarlama; bu yaptığımdan dolayı da bana zorluk çıkarma."
|
عُسْر
65:7
عُسْرٍ
ǔsrin
bir güçlükten
İsim
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
لِيُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِهِ ۖ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ ۚ لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا مَا آتَاهَا ۚ سَيَجْعَلُ اللَّهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا
Li yunfık zû seatin min seatih(seatihî), ve men kudire aleyhi rızkuhu fel yunfik mimmâ âtâhullâh(âtâhullâhu), lâ yukellifullâhu nefsen illâ mâ âtâhâ, seyec’alullâhu ba’de usrin yusrâ(yusren).
Geniş imkâna sahip olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da Allah´ın kendisine verdiğinden infak etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine verdiği şey dışında yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
|
عُسْر
94:5
الْعُسْرِ
l-ǔsri
her güçlükle
İsim
Eril
Mecrûr İsim
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
Fe inne maal usri yusra(yusren).
Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var!
|
عُسْر
94:6
الْعُسْرِ
l-ǔsri
her güçlükle
İsim
Eril
Mecrûr İsim
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
İnne maal usri yusrâ(yusren).
Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!
|
عُسْرَة
2:280
عُسْرَةٍ
ǔsratin
darlık
İsim
Dişil
Mecrûr İsim
Belirsiz
وَإِنْ كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَىٰ مَيْسَرَةٍ ۚ وَأَنْ تَصَدَّقُوا خَيْرٌ لَكُمْ ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Ve in kâne zû usratin fe naziratun ilâ meysereh(meyseretin) ve en tesaddekû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.
|
عُسْرَة
9:117
الْعُسْرَةِ
l-ǔsrati
güçlük
İsim
Dişil
Mecrûr İsim
لَقَدْ تَابَ اللَّهُ عَلَى النَّبِيِّ وَالْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ فِي سَاعَةِ الْعُسْرَةِ مِنْ بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّهُ بِهِمْ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
Lekad tâballâhu alen nebiyyi vel muhâcirîne vel ensârillezînet tebeûhu fî sâatil usreti min ba’di mâ kâde yezîgu kulûbu ferîkın minhum summe tâbe aleyhim, innehu bihim raûfun rahîm(rahîmun).
Yemin olsun ki, Allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra, peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar´a tövbe nasip etmiş, sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara karşı Raûf ve Rahîm´dir.
|
عُسْرَىٰ
92:10
لِلْعُسْرَىٰ
lil’ǔsrā
en güç(yolda gitmey)i
İsim
Dişil
Mecrûr İsim
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَىٰ
Fe senuyessiruhu lil usrâ.
Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.
|
عَسِير
25:26
عَسِيرًا
ǎsīran
çetin
Sıfat
Eril, Tekil
Mansûb İsim
Belirsiz
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَٰنِ ۚ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا
El mulku yevmeizinil hakku lir rahmân(rahmâni), ve kâne yevmen alel kâfirîne asîrâ(asîran).
O gün gerçek mülk ve yönetim Rahman´ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür.
|
عَسِير
74:9
عَسِيرٌ
ǎsīrun
çetin
Sıfat
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ
Fe zâlike yevme izin yevmun asî(asîrun).
İşte o gün çok zorlu, çok çetin bir gündür.
|