KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Ayn-Vav-Zal      ع و ذ 

Başkasına iltica etmek, ona bağlanmak, sığınmak, korunmak

’uzet - sığınılacak yer

istiâze - sığınma/korunma isteği

Türkçe’ye girmiş türevler : euzubillah, maazallah

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 17 kez geçiyor.

Gövde(ler)

1 kez أُعِيذُ
10 kez عُذْ
2 kez مَعَاذ
4 kez ٱسْتَعِذْ

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


أُعِيذُ
[HyperLink1] 3:36     أُعِيذُهَا     uǐyƶuhā     onu ısmarlıyorum
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنْثَىٰ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالْأُنْثَىٰ ۖ وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وَإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

Fe lemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada’tuhâ unsâ vallâhu a’lemu bi mâ vadaat ve leysez zekeru kel unsâ, ve innî semmeytuhâ meryeme ve innî uîzuhâ bike ve zurriyyetehâ mineş şeytânir racîm(racîmi).

Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bildiği halde- şöyle dedi: "Rabbim, onu kız olarak doğurdum ve erkek, kız gibi değildir. Adını Meryem koydum onun. Onu ve soyunu, kovulmuş şeytandan sana sığındırıyorum."
 


عُذْ
[HyperLink1] 2:67     أَعُوذُ     eǔƶu     sığınırım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً ۖ قَالُوا أَتَتَّخِذُنَا هُزُوًا ۖ قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ

Ve iz kâle mûsâ li kavmihî innallâhe ye’murukum en tezbehû bakarah(bakaraten), kâlû e tettehızunâ huzuvâ(huzuven), kâle eûzu billâhi en ekûne minel câhilîn(câhilîne).

Mûsa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek kesmenizi emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah´a sığınırım."
 


عُذْ
[HyperLink1] 11:47     أَعُوذُ     eǔƶu     sığınırım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ ۖ وَإِلَّا تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُنْ مِنَ الْخَاسِرِينَ

Kâle rabbi innî eûzu bike en es´eleke mâ leyse lî bihî ilm(ilmun), ve illâ tagfirlî ve terhamnî ekun minel hâsirîn(hâsirîne).

Nûh dedi: "Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum."
 


عُذْ
[HyperLink1] 19:18     أَعُوذُ     eǔƶu     sığınırım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا

Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte tekıyyâ(tekıyyen).

Meryem demişti: "Ben senden, Rahman´a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dikkatli ol."
 


عُذْ
[HyperLink1] 23:97     أَعُوذُ     eǔƶu     sığınırım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ

Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn(şeyâtîni).

Ve de ki: "Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım!"
 


عُذْ
[HyperLink1] 23:98     وَأَعُوذُ     ve eǔƶu     ve sığınırım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ

Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn(yahdurûni).

"Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!"
 


عُذْ
[HyperLink1] 40:27     عُذْتُ     ǔƶtu     sığındım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَقَالَ مُوسَىٰ إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ

Ve kâle mûsâ innî uztu bi rabbî ve rabbikum min kulli mutekebbirin lâ yû’minu bi yevmil hisâb(hisâbi).

Mûsa dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım."
 


عُذْ
[HyperLink1] 44:20     عُذْتُ     ǔƶtu     sığındım
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ

Ve innî uztu bi rabbî ve rabbikumen tercumûni.

"Ben, beni taşlamanızdan Rabbim ve Rabbinize sığındım."
 


عُذْ
[HyperLink1] 72:6     يَعُوذُونَ     yeǔƶūne     sığınırlardı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا

Ve ennehu kâne ricâlun minel insi yeûzûne bi ricâlin minel cinni fe zâdûhum rehekâ(rehekan).

"Gerçek şu ki, insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere/cinlerin şerrinden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklık ve azgınlığını artırırlardı."
 


عُذْ
[HyperLink1] 113:1     أَعُوذُ     eǔƶu     sığınırım ben
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ

Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).

De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine/yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım!
 


عُذْ
[HyperLink1] 114:1     أَعُوذُ     eǔƶu     sığınırım ben
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ

Kul eûzu bi rabbin nâs(nâsi).

De ki: "İnsanların Rabbine sığınırım!
 


مَعَاذ
[HyperLink1] 12:23     مَعَاذَ     meǎāƶe     sığınırım
 
İsim         Eril    Mansûb İsim    
    

وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَنْ نَفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الْأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ ۚ قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ ۖ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ ۖ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ

Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve ğallekatil ebvâbe ve kâlet heyte lek(leke), kâle ma âzallâhi innehu rabbî ahsene mesvây(mesvâye), innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne).

Yûsuf´un, evinde kaldığı kadın, onun nefsinden gönlünü tatmin etmek istedi. Kapıları kilitledi, "Hadi gel!" dedi. Yûsuf: "Allah´a sığınırım, Rabbim beni güzel bir barınağa kavuşturmuştur. Zalimler iflah etmez." dedi.
 


مَعَاذ
[HyperLink1] 12:79     مَعَاذَ     meǎāƶe     sığınırız
 
İsim         Eril    Mansûb İsim    
    

قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ أَنْ نَأْخُذَ إِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُ إِنَّا إِذًا لَظَالِمُونَ

Kâle maâzâllâhi en ne’huze illâ men vecednâ metâanâ indehû innâ izen le zâlimûn(zâlimûne).

"Ne, dedi Yûsuf, Allah korusun. Eşyamızı yükünde bulduğumuz adamdan başkasını tutamayız. Öyle birşey yaparsak zalimlerden oluruz."
 


ٱسْتَعِذْ
[HyperLink1] 7:200     فَاسْتَعِذْ     festeǐƶ     hemen sığın
 
Fiil  İstif’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Tekil  Emir Kipi      
    

وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۚ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeiz billâh(billâhi), innehu semîun alîm(alîmun).

Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah´a sığın. Çünkü O, herşeyi işitir, herşeyi bilir.
 


ٱسْتَعِذْ
[HyperLink1] 16:98     فَاسْتَعِذْ     festeǐƶ     sığın
 
Fiil  İstif’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Tekil  Emir Kipi      
    

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).

Kur´an´ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah´a sığın!
 


ٱسْتَعِذْ
[HyperLink1] 40:56     فَاسْتَعِذْ     festeǐƶ     sen sığın
 
Fiil  İstif’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Tekil  Emir Kipi      
    

إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ ۙ إِنْ فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَا هُمْ بِبَالِغِيهِ ۚ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۖ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ

İnnellezîne yucâdilûne fî âyâtillâhi bi gayri sultânin etâhum in fî sudûrihim illâ kibrun mâ hum bi bâligîh(bâligîhi), festeiz billâh(billâhi), innehu huves semîul basîr(basîru).

Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah´ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah´a sığın! O´dur Semî, O´dur Basîr.
 


ٱسْتَعِذْ
[HyperLink1] 41:36     فَاسْتَعِذْ     festeǐƶ     hemen sığın
 
Fiil  İstif’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Tekil  Emir Kipi      
    

وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۖ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeız billâh(billâhi), innehu huves semîul alîm(alîmu).

Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah´a sığın! Çünkü en iyi işiten O´dur, en iyi bilen O...