KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Ha-Şin-Ra      ح ش ر 

Toplamak, kaldırmak

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 43 kez geçiyor.

Gövde(ler)

37 kez حَشَرَ
2 kez حَشْر
3 kez حَٰشِرِين
1 kez مَحْشُورَة

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


حَشَرَ
[HyperLink1] 2:203     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     toplanacaksınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَاذْكُرُوا اللَّهَ فِي أَيَّامٍ مَعْدُودَاتٍ ۚ فَمَنْ تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَنْ تَأَخَّرَ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ ۚ لِمَنِ اتَّقَىٰ ۗ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Vezkurûllâhe fî eyyâmin ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men teaccele fî yevmeyni fe lâ isme aleyh(aleyhi), ve men teahhara fe lâ isme aleyhi, li menittekâ vettekûllâhe va’lemû ennekum ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Allah´ı sayılı günlerde anın. Kim hemen iki gün içinde işini bitirirse ona günah yoktur. Kim de bunu geciktirir-ertelerse, sakınıp korunduğu takdirde ona da günah yoktur. Allah´tan korkun ve bilin ki, siz O´nun huzurunda haşredileceksiniz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 3:12     وَتُحْشَرُونَ     ve tuHşerūne     ve sürüleceksiniz
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ ۚ وَبِئْسَ الْمِهَادُ

Kul lillezîne keferû se tuglebûne ve tuhşerûne ilâ cehennem(cehenneme), ve bi’sel mihâd(mihâdu).

De o küfre sapanlara: "Yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü döşektir o!"
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 3:158     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     götürüleceksiniz
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَلَئِنْ مُتُّمْ أَوْ قُتِلْتُمْ لَإِلَى اللَّهِ تُحْشَرُونَ

Ve lein muttum ev kutiltum le ilâllâhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Ölür yahut öldürülürseniz elbette ki Allah´a götürüleceksiniz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 4:172     فَسَيَحْشُرُهُمْ     feseyeHşuruhum     bilsin ki O toplayacaktır
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

لَنْ يَسْتَنْكِفَ الْمَسِيحُ أَنْ يَكُونَ عَبْدًا لِلَّهِ وَلَا الْمَلَائِكَةُ الْمُقَرَّبُونَ ۚ وَمَنْ يَسْتَنْكِفْ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ إِلَيْهِ جَمِيعًا

Len yestenkifel mesîhu en yekûne abden lillâhi ve lel melâiketul mukarrebûn(mukarrebûne) ve men yestenkif an ibâdetihî ve yestekbir fe se yahşuruhum ileyhi cemîâ(cemîan).

Ne Mesih Allah´ın bir kulu olmaktan çekinir ne de Allah´a yakınlaştırılmış melekler. Allah´a kulluk ve ibadetten çekinerek kibre saplanan bilsin ki, Allah onların tümünü huzurunda haşredecekir.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 5:96     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     toplanacaksınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ ۖ وَحُرِّمَ عَلَيْكُمْ صَيْدُ الْبَرِّ مَا دُمْتُمْ حُرُمًا ۗ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Uhille lekum saydul bahri ve taâmuhu metâan lekum ve lis seyyârah(seyyârati), ve hurrime aleykum saydul berri mâ dumtum hurumâ(hurumen) vettekullâhellezî ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Hem size hem de yolculara bir geçimlik olarak deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haram edilmiştir. Huzurunda haşredileceğiniz Allah´tan korkun.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 6:22     نَحْشُرُهُمْ     neHşuruhum     topladığımız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُوا أَيْنَ شُرَكَاؤُكُمُ الَّذِينَ كُنْتُمْ تَزْعُمُونَ

Ve yevme nahşuruhum cemîan summe nekûlu lillezîne eşrakû eyne şurekâukumullezîne kuntum tez’umûn(tez’umûne).

Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?"
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 6:38     يُحْشَرُونَ     yuHşerūne     toplanacaklardır
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلَّا أُمَمٌ أَمْثَالُكُمْ ۚ مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ ۚ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ

Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).

Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap´ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 6:51     يُحْشَرُوا     yuHşerū     toplanacaklardır
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَأَنْذِرْ بِهِ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْ يُحْشَرُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ ۙ لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Ve enzir bihillezîne yehâfûne en yuhşerû ilâ rabbihimleyse lehum min dûnihî veliyyun ve lâ şefîun leallehum yettekûn(yettekûne).

Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O´ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 6:72     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     varıp toplanacağınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَأَنْ أَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتَّقُوهُ ۚ وَهُوَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Ve en ekîmûs salâte vettekûh(vettekûhu), ve huvellezî ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Ve "Namazı kılın, O´ndan sakının!" diye emrolunduk. Huzurunda haşrolunacağınız O´dur.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 6:111     وَحَشَرْنَا     ve Haşernā     ve toplayıp getirseydik
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

وَلَوْ أَنَّنَا نَزَّلْنَا إِلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةَ وَكَلَّمَهُمُ الْمَوْتَىٰ وَحَشَرْنَا عَلَيْهِمْ كُلَّ شَيْءٍ قُبُلًا مَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ يَجْهَلُونَ

Ve lev ennenâ nezzelnâ ileyhimul melâikete ve kellemehumulmevtâ ve haşernâ aleyhim kulle şey’in kubulen mâ kânû li yu’minû illâ en yeşâallâhu ve lâkinne ekserehum yechelûn(yechelûne).

Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı ve herşeyi toplayıp karşılarına dikseydik, Allah´ın dilemesi dışında, yine de inanmazlardı. Ne var ki, çokları cehalet sergiliyorlar.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 6:128     يَحْشُرُهُمْ     yeHşuruhum     bir araya toplayacağı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ قَدِ اسْتَكْثَرْتُمْ مِنَ الْإِنْسِ ۖ وَقَالَ أَوْلِيَاؤُهُمْ مِنَ الْإِنْسِ رَبَّنَا اسْتَمْتَعَ بَعْضُنَا بِبَعْضٍ وَبَلَغْنَا أَجَلَنَا الَّذِي أَجَّلْتَ لَنَا ۚ قَالَ النَّارُ مَثْوَاكُمْ خَالِدِينَ فِيهَا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۗ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ

Ve yevme yahşuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’şerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’dunâ biba’dın ve belagnâ ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ şâallâhu, inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun).

Gün olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: "Ey cinler/görünmez varlıklar topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz/insanların birçoğuna göz diktiniz." Onların insanlardan olan dostları şöyle derler: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik." Buyurur ki: "Barınağınız ateştir. Dilediğim zamanlar hariç orada süreklisiniz." Senin Rabbin Hakîm´dir, Alîm´dir.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 8:24     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     toplanacaksınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ ۖ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Yâ eyyuhellezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va´lemû ennallâhe yehûlu beynel mer´i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Ey iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah´a da resule de "Buyur deyin!" Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına sokulur ve bilin ki en son O´nun huzurunda haşredileceksiniz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 8:36     يُحْشَرُونَ     yuHşerūne     sürüleceklerdir
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ۚ فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ ۗ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ

İnnellezîne keferû yunfikûne emvâlehum li yesuddû an sebîlillâh(sebîlillâhi), fe seyunfikûnehâ summe tekûnu aleyhim hasreten summe yuglebûn(yuglebûne), vellezîne keferû ilâ cehenneme yuhşerûn(yuhşerûne).

O küfre sapanlar mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar, harcayacaklardır da. Sonunda bu kendileri için bir hasret olacak, sonra da mağlup edilecekler. Küfre sapanlar doğruca cehenneme sürülecekler.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 10:28     نَحْشُرُهُمْ     neHşuruhum     onları biraraya toplarız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُوا مَكَانَكُمْ أَنْتُمْ وَشُرَكَاؤُكُمْ ۚ فَزَيَّلْنَا بَيْنَهُمْ ۖ وَقَالَ شُرَكَاؤُهُمْ مَا كُنْتُمْ إِيَّانَا تَعْبُدُونَ

Ve yevme nahsuruhum cemîan summe nekûlu lillezîne eşrekû mekânekum entum ve şurekâukum, fe zeyyelnâ beynehum, ve kâle şurekâuhum mâ kuntum iyyânâ ta´budûn(ta´budûne).

Gün olur, onları bir araya toplarız; sonra şirke batmışlara sesleniriz: "Siz ve ortak yaptıklarınız, yerlerinize!" Aralarını ayırmışızdır. Ortak tuttukları şöyle haykırırlar: "Siz bize kulluk etmiyordunuz."
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 10:45     يَحْشُرُهُمْ     yeHşuruhum     onları toplayacağımız
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَأَنْ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِنَ النَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْ ۚ قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ

Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).

Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah´a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 15:25     يَحْشُرُهُمْ     yeHşuruhum     onları toplayacak olan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ

Ve inne rabbeke huve yahşuruhum, innehu hakîmun alîm(alîmun).

Hiç kuşkusuz, Rabbindir, evet O´dur onları haşredecek olan. Hakîmdir O, Alîm´dir.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 17:97     وَنَحْشُرُهُمْ     ve neHşuruhum     ve onları süreriz
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَمَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِ ۖ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِهِ ۖ وَنَحْشُرُهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ عُمْيًا وَبُكْمًا وَصُمًّا ۖ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۖ كُلَّمَا خَبَتْ زِدْنَاهُمْ سَعِيرًا

Ve men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehum evliyâe min dûnih(dûnihî), ve nahşuruhum yevmel kıyâmeti alâ vucûhihim umyen ve bukmen ve summâ(summen), me’vâhum cehennem(cehennemu), kullemâ habet zidnâhum saîrâ(saîren).

Allah kime hidayet verirse doğru olan yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O´nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 18:47     وَحَشَرْنَاهُمْ     ve Haşernāhum     onları toplamışız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

وَيَوْمَ نُسَيِّرُ الْجِبَالَ وَتَرَى الْأَرْضَ بَارِزَةً وَحَشَرْنَاهُمْ فَلَمْ نُغَادِرْ مِنْهُمْ أَحَدًا

Ve yevme nuseyyirul cibâle ve terel arda bârizeten ve haşernâhum fe lem nugâdir minhum ehadâ(ehaden).

Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 19:68     لَنَحْشُرَنَّهُمْ     leneHşurannehum     onları mutlaka toplayacağız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا

Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ(cisiyyen).

Rabbine yemin olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 19:85     نَحْشُرُ     neHşuru     toplayacağız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقِينَ إِلَى الرَّحْمَٰنِ وَفْدًا

Yevme nahşurul muttekîne iler rahmâni vefdâ(vefden).

Gün olur, o sakınanları biz, Rahman´ın huzurunda heyet halinde toplarız.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 20:59     يُحْشَرَ     yuHşera     toplanacağı
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزِّينَةِ وَأَنْ يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى

Kâle mev’ıdukum yevmuz zîneti ve en yuhşeren nâsu duhâ(duhan).

Mûsa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir araya getirilsin."
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 20:102     وَنَحْشُرُ     ve neHşuru     ve toplarız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ ۚ وَنَحْشُرُ الْمُجْرِمِينَ يَوْمَئِذٍ زُرْقًا

Yevme yunfehu fîs sûri ve nahşurul mucrimîne yevme izin zurkâ(zurkan).

O gün sûra üfrülür ve günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 20:124     وَنَحْشُرُهُ     ve neHşuruhu     ve onu haşrederiz
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىٰ

Ve men a’rada an zikrî fe inne lehu maîşeten danken ve nahşuruhu yevmel kıyâmeti a’mâ.

Kim benim zikrimden/Kur´anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar bir geçim vardır; kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 20:125     حَشَرْتَنِي     Haşertenī     beni haşrettin
 
Fiil         2. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَىٰ وَقَدْ كُنْتُ بَصِيرًا

Kâle rabbi lime haşertenî a’mâ ve kad kuntu basîrâ(basîran).

O der ki: "Rabbim, beni neden kör haşrettin, ben gören biri idim?"
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 23:79     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     toplanacaksınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَهُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Ve huvellezî zereekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Sizi yeryüzünde yaratıp yayan da O´dur. O´nun huzurunda haşredileceksiniz.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 25:17     يَحْشُرُهُمْ     yeHşuruhum     onları toplayacağı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنْتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَٰؤُلَاءِ أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ

Ve yevme yahşuruhum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi fe yekûlu e entum adleltum ibâdî hâulâi em hum dallûs sebîl(sebîle).

Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa onlar mı yoldan çıktılar?"
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 25:34     يُحْشَرُونَ     yuHşerūne     toplanacak
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُولَٰئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا

Ellezîne yuhşerûne alâ vucûhihim ilâ cehenneme ulâike şerrun mekânen ve edallu sebîlâ(sebîlen).

O yüzleri üstü cehenneme sevk edilecek olanlar, mekân bakımından en şerli, yol bakımından en sapık kişilerdir.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 27:17     وَحُشِرَ     ve Huşira     ve toplandı
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَحُشِرَ لِسُلَيْمَانَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ

Ve huşire li suleymâne cunûduhu minel cinni vel insi vet tayrı fe hum yûzeûn(yûzeûne).

Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları, Süleyman´ın huzurunda bir araya getirildi. Onlar, düzenli bir biçimde sevk ediliyorlardı.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 27:83     نَحْشُرُ     neHşuru     toplarız
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِمَّنْ يُكَذِّبُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ يُوزَعُونَ

Ve yevme nahşuru min kulli ummetin fevcen mimmen yukezzibu bi âyâtinâ fe hum yûzeûn(yûzeûne).

O gün her ümmetin içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir zümre derleriz de onlar, toplu halde ortaya sürülürler.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 34:40     يَحْشُرُهُمْ     yeHşuruhum     bir araya toplar
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ يَقُولُ لِلْمَلَائِكَةِ أَهَٰؤُلَاءِ إِيَّاكُمْ كَانُوا يَعْبُدُونَ

Ve yevme yahşuruhum cemîan summe yekûlu lil melâiketi e hâulâi iyyâkum kânû ya’budûn(ya’budûne).

Gün olur, onların hepsini bir yere toplar, sonra meleklere sorar: "Şunlar, sadece size mi kulluk/ibadet ediyorlardı?"
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 37:22     احْشُرُوا     AHşurū     toplayın
 
Fiil         2. şahıs, Eril, Çoğul  Emir Kipi      
    

احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ

Uhşurûllezîne zalemû ve ezvâcehum ve mâ kânû ya’budûn(ya’budûne).

Toplayın o zulmedenleri; eşlerini de. O tapınıp durmuş olduklarını da toplayın!
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 41:19     يُحْشَرُ     yuHşeru     toplanır
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَوْمَ يُحْشَرُ أَعْدَاءُ اللَّهِ إِلَى النَّارِ فَهُمْ يُوزَعُونَ

Ve yevme yuhşeru a’dâullâhi ilen nâri fe hum yûzeûn(yûzeûne).

Gün olur, Allah´ın düşmanları, düzenli bir biçimde biraraya toplanıp ateşe sürülürler.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 46:6     حُشِرَ     Huşira     toplandıkları
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَإِذَا حُشِرَ النَّاسُ كَانُوا لَهُمْ أَعْدَاءً وَكَانُوا بِعِبَادَتِهِمْ كَافِرِينَ

Ve izâ huşiren nâsu kânû lehum a’dâen ve kânû bi ibâdetihim kâfirîn(kâfirîne).

İnsanlar, haşredilmek üzere toplandığında, o taptıkları onlara düşman olurlar; onların ibadetlerini de inkâr ederler.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 58:9     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     toplanacağınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Yâ eyyuhellezîne âmenû iza tenâceytum fe lâ tetenâcev bil ismi vel udvâni ve ma’siyetir resûli ve tenâcev bil birri vet takvâ, vettekûllâhellezî ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

Ey iman edenler! Aranızda fısıldaştığınız zaman, günah, düşmanlık ve resule isyan hususlarında fısıldaşmayın; hayırda erginlik/dürüstlük ve takva konusunda fısıldaşın. Huzurunda haşredileceğiniz Allah´tan sakının!
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 67:24     تُحْشَرُونَ     tuHşerūne     huzuruna toplanacaksınız
 
Fiil    Edilgen     2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

قُلْ هُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Kul huvellezî zereekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

De ki: "Sizi, yeryüzünde yaratıp yayan O´dur. O´nun huzurunda haşredileceksiniz."
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 79:23     فَحَشَرَ     fe Haşera     topladı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَحَشَرَ فَنَادَىٰ

Fehaşere fe nâdâ.

Derken, bir araya toplayıp bağırdı.
 


حَشَرَ
[HyperLink1] 81:5     حُشِرَتْ     Huşirat     bir araya toplandığı
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Dişil, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ

Ve izel vuhûşu huşiret.

Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
 


حَشْر
[HyperLink1] 50:44     حَشْرٌ     Haşrun     toplamadır
 
İsim         Eril    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ

Yevme teşakkakul ardu anhum sirââ(sirâan), zâlike haşrun aleynâ yesîrun.

O gün, yer çatır çatır yarılıp onlardan çabucak uzaklaşır. Bu yalnız bizim için kolay olan bir haşretmedir.
 


حَشْر
[HyperLink1] 59:2     الْحَشْرِ     l-Haşri     haşirde
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ دِيَارِهِمْ لِأَوَّلِ الْحَشْرِ ۚ مَا ظَنَنْتُمْ أَنْ يَخْرُجُوا ۖ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ مَانِعَتُهُمْ حُصُونُهُمْ مِنَ اللَّهِ فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا ۖ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ ۚ يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُمْ بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَارِ

Huvellezî ahrecellezîne keferû min ehlil kitâbi min diyârihim li evvelil haşr(haşri), mâ zanentum en yahrucû ve zannû ennehum mâniatuhum husûnuhum minallâhi fe etâhumullâhu min haysu lem yahtesibû ve kazefe fî kulûbihimur ru’be yuhribûne buyûtehum bi eydîhim ve eydîl mû’minîne fa’tabirû yâ ulîl ebsâr(ebsâri).

Ehlikitap´tan küfre sapanları, ilk toplanma gününde yurtlarından O çıkardı. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız; onlarsa kalelerinin kendilerini Allah´tan koruyacağını zannetmişlerdi. Ama Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi, yüreklerine korku saldı; kendi evlerini kendi elleriyle ve iman sahiplerinin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar!
 


حَٰشِرِين
[HyperLink1] 7:111     حَاشِرِينَ     Hāşirīne     toplayıcılar (olarak)
 
İsim    Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ

Kâlû ercih ve ehâhu ve ersil fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).

Dediler ki: "Onu kardeşiyle birlikte alıkoy. Ve şehirlere, toplayıcılar gönder."
 


حَٰشِرِين
[HyperLink1] 26:36     حَاشِرِينَ     Hāşirīne     toplayıcılar
 
İsim    Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ

Kâlû ercih ve ehâhu veb’as fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).

Dediler: "Onu kardeşiyle birlikte alıkoy ve kentlere toplayıcılar gönder,
 


حَٰشِرِين
[HyperLink1] 26:53     حَاشِرِينَ     Hāşirīne     (asker) toplayıcılar
 
İsim    Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ

Fe ersele fir’avnu fîl medâini hâşirîn(hâşirîne).

Bunun üzerine Firavun, kentlere toplayıcılar gönderdi:
 


مَحْشُورَة
[HyperLink1] 38:19     مَحْشُورَةً     meHşūraten     toplanıp gelen
 
İsim    Edilgen     Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً ۖ كُلٌّ لَهُ أَوَّابٌ

Vet tayre mahşûreh(mahşûreten), kullun lehû evvâb(evvâbun).

Kuşlar da toplu halde onunla beraberdi. Hepsi, onun tespih nağmelerine katılırdı.