KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Ha-Ye-Kaf      ح ي ق 

Çevrelemek, kuşatmak

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 10 kez geçiyor.

Gövde(ler)

10 kez حَاقَ

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


حَاقَ
[HyperLink1] 6:10     فَحَاقَ     feHāḳa     fakat kuşatıverdi
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe hâka billezîne sehırû minhum mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Yemin olsun ki, senden önceki resullerle de alay edildi; fakat eğlence konusu yaptıkları şey, o maskaralığı sergileyenleri kıskıvrak sarıverdi.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 11:8     وَحَاقَ     ve Hāḳa     ve kuşatır
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَلَئِنْ أَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِلَىٰ أُمَّةٍ مَعْدُودَةٍ لَيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُ ۗ أَلَا يَوْمَ يَأْتِيهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفًا عَنْهُمْ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Ve le in ahharnâ anhumul azâbe ilâ ummetin ma´dûdetin le yekûlunne mâ yahbisuh(yahbisuhu), e lâ yevme ye´tîhim leyse masrûfen anhum ve hâka bi him mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 16:34     وَحَاقَ     ve Hāḳa     ve kuşattı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Fe esâbehum seyyiâtu mâ amilû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Sonunda, yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey kendilerini sarıvermişti.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 21:41     فَحَاقَ     feHāḳa     ama kuşatıverdi
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe hâka billezîne sehırû minhum mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu yaptıkları şey kuşatıverdi.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 35:43     يَحِيقُ     yeHīḳu     dolanmaz
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

اسْتِكْبَارًا فِي الْأَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ ۚ وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ ۚ فَهَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ ۚ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَبْدِيلًا ۖ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا

İstikbâren fîl ardı ve mekres seyyii, ve lâ yahîkul mekrus seyyiu illâ bi ehlih(ehlihî), fe hel yenzurûne illâ sunnetel evvelîn(evvelîne), fe len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen), ve len tecide li sunnetillâhi tahvîlâ(tahvîlen).

Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah´ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah´ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın!
 


حَاقَ
[HyperLink1] 39:48     وَحَاقَ     ve Hāḳa     ve kuşatmıştır
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Kazanmış olduklarının çirkinlikleri, önlerinde belirmiş; alay edegeldikleri şey kendilerini sarıvermiştir.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 40:45     وَحَاقَ     ve Hāḳa     ve kuşattı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَوَقَاهُ اللَّهُ سَيِّئَاتِ مَا مَكَرُوا ۖ وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ

Fe vekâhullâhu seyyiâti mâ mekerû ve hâka bi âli fir’avne sûul azâb(azâbi).

Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 40:83     وَحَاقَ     ve Hāḳa     sonunda kuşatıverdi
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرِحُوا بِمَا عِنْدَهُمْ مِنَ الْعِلْمِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Fe lemmâ câethum rusuluhum bil beyyinâti ferihû bimâ indehum minel ilmi ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Resulleri onlara açık seçik beyyineler getirdiklerinde, onlar yanlarındaki bilgiyle sevinip övündüler. Ve alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıverdi.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 45:33     وَحَاقَ     ve Hāḳa     ve kuşattı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ amilû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.
 


حَاقَ
[HyperLink1] 46:26     وَحَاقَ     ve Hāḳa     ve kuşatıverdi
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ فِيمَا إِنْ مَكَّنَّاكُمْ فِيهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعًا وَأَبْصَارًا وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُمْ مِنْ شَيْءٍ إِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

Ve lekad mekkennâ hum fî mâ in mekkennâkum fîhi ve cealnâ lehum sem’an ve ebsâren ve ef’ideten fe mâ agnâ anhum sem’uhum ve lâ ebsâruhum ve lâ ef’idetuhum min şey’in iz kânû yechadûne bi âyâtillâhi ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Yemin olsun, onlara, size vermediğimiz imkân ve kudreti vermiştik. Onlar için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturmuştuk. Fakat, işitme güçleri de gözleri de gönülleri de kendilerine hiçbir yarar sağlamadı/kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı; çünkü ayetlerimize karşı direniyorlardı. Ve alaya aldıkları şey, onları kuşatıp sardı.