صَّرِيم
68:20
كَالصَّرِيمِ
kāSSarīmi
simsiyah
İsim
Eril
Mecrûr İsim
فَأَصْبَحَتْ كَالصَّرِيمِ
Fe asbahat kes sarîm(sarîmi).
O, simsiyah kesiliverdi.
|
صَٰرِمِين
68:22
صَارِمِينَ
Sārimīne
devşirecekseniz
İsim
Etken
Eril, Çoğul
Mansûb İsim
أَنِ اغْدُوا عَلَىٰ حَرْثِكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَارِمِينَ
Enıgdû alâ harsikum in kuntum sârımîn(sârımîne).
"Hadi, eğer biçecekseniz ekininize erken gidin."
|
يَصْرِمُ
68:17
لَيَصْرِمُنَّهَا
leyeSrimunnehā
bahçeyi mutlaka devşireceklerine
Fiil
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
إِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ إِذْ أَقْسَمُوا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِينَ
İnnâ belevnâhum ke mâ belevnâ ashâbel cenneh(cenneti), iz aksemûle yasri munnehâ musbihîn(musbihîne).
Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.
|