KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Sad-Ye-Ha      ص ي ح 

to shout/cry, make noise. sayhatun - thunderbolt, shout, blast, terrible and mighty noise.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 13 kez geçiyor.

Gövde(ler)

13 kez صَيْحَة

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


صَيْحَة
[HyperLink1] 11:67     الصَّيْحَةُ     S-SayHatu     korkunç bir çığlık
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ

Ve ehazellezîne zalemûs sayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne).

Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 11:94     الصَّيْحَةُ     S-SayHatu     bir çığlık
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

وَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا نَجَّيْنَا شُعَيْبًا وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا وَأَخَذَتِ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ

Ve lemmâ câe emrunâ necceynâ ?uayben vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve ehazetillezîne zalemûssayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne).

Emrimiz gelince Şuayb´ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 15:73     الصَّيْحَةُ     S-SayHatu     korkunç bir ses
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ

Fe ehazethumus sayhatu muşrikîn(muşrikîne).

Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 15:83     الصَّيْحَةُ     S-SayHatu     (o) korkunç ses
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ

Fe ehazethumus sayhatu musbıhîn(musbıhîne).

Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 23:41     الصَّيْحَةُ     S-SayHatu     o korkunç ses
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاءً ۚ فَبُعْدًا لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnâhum gusâen, fe bu’den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 29:40     الصَّيْحَةُ     S-SayHatu     korkunç bir ses
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنْبِهِ ۖ فَمِنْهُمْ مَنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُمْ مَنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ وَمِنْهُمْ مَنْ أَغْرَقْنَا ۚ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Fe kullen ehaznâ bi zenbih(zenbihi), fe minhum men erselnâ aleyhi hâsıbâ(hâsıben), ve minhum men ehazethussayhah(sayhatu), ve minhum men hasefnâbihil ard(arda), ve minhum men agraknâ, ve mâ kânâllâhu li yazlimehum ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).

Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 36:29     صَيْحَةً     SayHaten     korkunç gürültü
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ

İn kânet illâ sayhaten vâhıdetenfe izâ hum hâmidûn(hâmidûne).

Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda söndüverdiler.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 36:49     صَيْحَةً     SayHaten     korkunç sesten
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

مَا يَنْظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ

Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhıdeten te’huzuhum ve hum yahıssımûn(yahıssımûne).

Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 36:53     صَيْحَةً     SayHaten     gürültü
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ

İn kânet illâ sayhaten vâhıdeten fe izâ hum cemîun ledeynâ muhdarûn(muhdarûne).

Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 38:15     صَيْحَةً     SayHaten     na’ra
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَمَا يَنْظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ

Ve mâ yanzuru hâulâi illâ sayhaten vâhıdeten mâ lehâ min fevâk(fevâkın).

Bunların beklediği de sadece, en küçük bir gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek sestir.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 50:42     الصَّيْحَةَ     S-SayHate     çağrıyı
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ

Yevme yesmeûnes sayhate bil hakk(hakkı), zâlike yevmul hurûci.

O gün o müthiş sesi hak olarak dinleyecekler. Ortaya çıkış/diriliş günüdür bu.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 54:31     صَيْحَةً     SayHaten     sayha (korkunç bir ses)
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ

İnnâ erselnâ aleyhim sayhaten vâhıdeten fe kânû ke heşîmil muhtezir(muhteziri).

Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar.
 


صَيْحَة
[HyperLink1] 63:4     صَيْحَةٍ     SayHatin     bağırtıyı
 
İsim         Dişil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ ۖ وَإِنْ يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ ۖ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُسَنَّدَةٌ ۖ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ ۚ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ ۚ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ ۖ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ

Ve izâ reeytehum tu’cibuke ecsâmuhum, ve in yekûlû tesma’, li kavlihim, ke ennehum huşubun musennedeh(musennedetun), yahsebûne kulle sayhatin aleyhim, humul aduvvu fahzerhum, kâtelehumullâhu ennâ yû’fekûn(yû’fekûne).

Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!