بَارِد
38:42
بَارِدٌ
bāridun
serin (bir su)
İsim
Etken
Eril
Merfû` İsim
Belirsiz
ارْكُضْ بِرِجْلِكَ ۖ هَٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
Urkud biriclik(biriclike), hâzâ mugteselun bâridun ve şerâb(şerâbun).
"Ayağını yere vur! İşte yıkanacak bir yer, işte içilecek soğuk bir su!..." dedik.
|
بَارِد
56:44
بَارِدٍ
bāridin
serin
İsim
Etken
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
لَا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ
Lâ bâridin ve lâ kerîm(kerîmin).
Ne serindir ne de cömert.
|
بَرَد
24:43
بَرَدٍ
beradin
bir dolu
İsim
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُزْجِي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ جِبَالٍ فِيهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَاءُ ۖ يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِالْأَبْصَارِ
E lem tera ennallâhe yuzcî sehâben summe yuellifu beynehu summe yec´aluhu rukâmen fe teral vedka yahrucu min hılâlih(hılâlihî), ve yunezzilu mines semâi min cibâlin fîhâ min beredin fe yusîbu bihî men yeşâu ve yasrifuhu an men yeşâu, yekâdu senâ berkıhî yezhebu bil ebsâr(ebsâri).
Görmedin mi, Allah, bulutları sürüyor, sonra onları kaynaştırıp iç içe sokuyor, sonra onları birbiri üstüne yığıyor. Nihayet, onların arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. Gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onunla dilediğini çarpıyor, dilediğinden de onu yan geçiriyor. Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse gözleri alıp götürecek.
|
بَرْد
21:69
بَرْدًا
berden
serin
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme).
Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim´e bir serinlik ol, bir selam ol!"
|
بَرْد
78:24
بَرْدًا
berden
bir serinlik
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben).
Ne bir serinlik tadacaklar ne de bir içecek.
|