دِّهَان
55:37
كَالدِّهَانِ
kāddihāni
erimiş yağ gibi
İsim
Eril
Mecrûr İsim
فَإِذَا انْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten keddihân(keddihâni).
Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman,
|
دُّهْن
23:20
بِالدُّهْنِ
bid-duhni
yağlı olarak
İsim
Eril
Mecrûr İsim
وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ
Ve şecereten tahrucu min tûri seynâe tenbutu bid duhni ve sıbgın lil âkilîn(âkilîne).
Ve bir ağaç da yetiştirdik ki, Tûr-i Sina´dan çıkar, yağlı olarak biter; yiyenlere katıktır.
|
مُّدْهِنُون
56:81
مُدْهِنُونَ
mudhinūne
küçümsüyorsunuz
İsim
İf’al Kalıbı
Etken
Eril, Çoğul
Merfû` İsim
أَفَبِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَنْتُمْ مُدْهِنُونَ
E fe bi hâzel hadîsi entum mudhinûn(mudhinûne).
Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz?
|
يُدْهِنُ
68:9
تُدْهِنُ
tudhinu
sen yağcılık yapasın
Fiil
İf’al Kalıbı
2. şahıs, Eril, Tekil
Şimdiki/Geniş Zaman
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
Veddû lev tudhinu fe yudhinûn(yudhinûne).
İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık etsinler/yumuşaklık göstersinler.
|
يُدْهِنُ
68:9
فَيُدْهِنُونَ
feyudhinūne
onlar da yağcılık yapsınlar
Fiil
İf’al Kalıbı
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
Veddû lev tudhinu fe yudhinûn(yudhinûne).
İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın/yağcılık edesin de onlar da yağcılık etsinler/yumuşaklık göstersinler.
|