دَكّ
7:143
دَكًّا
dekken
darmadağın
İsim
İsim Fiil
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
وَلَمَّا جَاءَ مُوسَىٰ لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنْظُرْ إِلَيْكَ ۚ قَالَ لَنْ تَرَانِي وَلَٰكِنِ انْظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي ۚ فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقًا ۚ فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
Ve lemmâ câe mûsâ li mîkâtinâ ve kellemehu rabbuhu kâle rabbi erinî enzur ileyk(ileyke), kâle len terânî ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarre mekânehu fe sevfe terânî fe lemmâ tecellâ rabbuhu lil cebeli cealehu dekkan ve harra mûsâ saıkan, fe lemmâ efaka kâle subhâneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu’minîn(mu’minîne).
Musa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle konuştu: "Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla göremezsin beni. Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin." Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim o yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim ben."
|
دَكّ
89:21
دَكًّا
dekken
sarsıla
İsim
İsim Fiil
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ(dekken).
İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde,
|
دَكّ
89:21
دَكًّا
dekken
sarsıla
İsim
İsim Fiil
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ(dekken).
İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde,
|
دَكَّاء
18:98
دَكَّاءَ
dekkā'e
yerle bir
İsim
Eril
Mansûb İsim
قَالَ هَٰذَا رَحْمَةٌ مِنْ رَبِّي ۖ فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ رَبِّي جَعَلَهُ دَكَّاءَ ۖ وَكَانَ وَعْدُ رَبِّي حَقًّا
Kâle hâzâ rahmetun min rabbî, fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâ’(dekkâe), ve kâne va’du rabbî hakkâ(hakkan).
Dedi: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır."
|
دَكَّة
69:14
دَكَّةً
dekketen
çarpma ile
İsim
Dişil
Mansûb İsim
Belirsiz
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً
Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeh(vâhıdeten).
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
|
دُكَّتِ
69:14
فَدُكَّتَا
fe dukketā
çarpıştırıldığı
Fiil
Edilgen
3. şahıs, Dişil, İkil
Geçmiş Zaman
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً
Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeh(vâhıdeten).
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
|
دُكَّتِ
89:21
دُكَّتِ
dukketi
dümdüz edildiği
Fiil
Edilgen
3. şahıs, Dişil, Tekil
Geçmiş Zaman
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ(dekken).
İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde,
|