كَظِيم
12:84
كَظِيمٌ
keZīmun
yutkunuyordu
İsim
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
وَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَىٰ عَلَىٰ يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظِيمٌ
Ve tevellâ anhum ve kâle yâ esefâ alâ yûsufe vebyaddat aynâhu minel huzni fe huve kezîm(kezîmun).
Ve yüzünü onlardan öteye döndürdü de şöyle inledi: "Ey Yûsuf´a duyduğum gam, neredesin!" Ve kederden gözlerine ak düştü. Durmadan yutkunuyordu.
|
كَظِيم
16:58
كَظِيمٌ
keZīmun
içi öfkeyle dolar
İsim
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِالْأُنْثَىٰ ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ
Ve izâ buşşire ehaduhum bil unsâ zalle vechuhu musvedden ve huve kezîm(kezîmun).
Onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah kesilir. Öfkeden kuduracak gibidir o.
|
كَظِيم
43:17
كَظِيمٌ
keZīmun
öfkesinden yutkunup durur
İsim
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ
Ve izâ buşşire ehaduhum bi mâ darabe lir rahmâni meselen zalle vechuhu musvedden ve huve kezîm(kezîmun).
Onlardan biri, Rahman´a benzer gösterdiği/Rahman´a isnat ettiği kız evlatla müjdelendiğinde, yüzü simsiyah kesilir de öfkeden yutkunur durur.
|
كَٰظِمِين
3:134
وَالْكَاظِمِينَ
velkāZimīne
yutkunurlar
İsim
Etken
Eril, Çoğul
Mecrûr İsim
الَّذِينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّاءِ وَالضَّرَّاءِ وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ ۗ وَاللَّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzımînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).
Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.
|
كَٰظِمِين
40:18
كَاظِمِينَ
kāZimīne
yutkunur dururlar
İsim
Etken
Eril, Çoğul
Mansûb İsim
وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ ۚ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ
Ve enzirhum yevmel âzifeti izil kulûbu ledel hanâciri kâzımîn(kâzımîne), mâ liz zâlimîne min hamîmin ve lâ şefîin yutâu.
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
|
مَكْظُوم
68:48
مَكْظُومٌ
mekZūmun
sıkıntıdan yutkunarak
İsim
Edilgen
Eril
Merfû` İsim
Belirsiz
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَىٰ وَهُوَ مَكْظُومٌ
Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbil hût(hûti), iz nâdâ ve huve mekzûm(mekzûmun).
Artık Rabbinin hüküm vermesi için sabret! Balığın dostu Yûnus gibi olma! Hani o, hıçkırıktan boğulur bir halde yakarmıştı.
|