KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Kef-Sin-Fe      ك س ف 

fragments, pieces, lumps, to shatter, to make into fragments

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 5 kez geçiyor.

Gövde(ler)

4 kez كِسَف
1 kez كِسْف

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


كِسَف
[HyperLink1] 17:92     كِسَفًا     kisefen     parçalar
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

أَوْ تُسْقِطَ السَّمَاءَ كَمَا زَعَمْتَ عَلَيْنَا كِسَفًا أَوْ تَأْتِيَ بِاللَّهِ وَالْمَلَائِكَةِ قَبِيلًا

Ev tuskıtas semâe kemâ zeamte aleynâ kisefen ev te’tiye billâhi vel melâiketi kabîlâ(kabîlen).

"Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah´ı ve melekleri karşımıza dikmelisin."
 


كِسَف
[HyperLink1] 26:187     كِسَفًا     kisefen     parçalar
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

Fe eskıt aleynâ kisefen mines semâi in kunte mines sâdıkîn(sâdıkîne).

"Eğer doğru sözlülerdensen, hadi üzerimize gökten parçalar düşür!"
 


كِسَف
[HyperLink1] 30:48     كِسَفًا     kisefen     parça parça
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاءِ كَيْفَ يَشَاءُ وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ ۖ فَإِذَا أَصَابَ بِهِ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ

Allâhullezî yursilur riyâha fe tusîru sehâben fe yebsutuhu fîs semâi keyfe yeşâu ve yec’aluhu kisefen fe terel vedka yahrucu min hılâlih(hılâlihî), fe izâ esâbe bihî men yeşâu min ibâdihî izâ hum yestebşirûn(yestebşirûne).

O Allah´tır ki, rüzgârları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler.
 


كِسَف
[HyperLink1] 34:9     كِسَفًا     kisefen     parçalar
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

أَفَلَمْ يَرَوْا إِلَىٰ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۚ إِنْ نَشَأْ نَخْسِفْ بِهِمُ الْأَرْضَ أَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنِيبٍ

E fe lem yerev ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard(ardı), in neşe’nahsif bihimul arda ev nuskıt aleyhim kisefen mines semâ(semâi), inne fî zâlike le âyeten li kulli abdin munîb(munîbin).

Onlar, önlerinde ve arkalarında, gökten ve yerden neler var, görmediler mi? Dilesek onları yere batırırız ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Hiç kuşkusuz, bütün bunlarda Allah´a yönelen her kul için mutlak bir ibret vardır.
 


كِسْف
[HyperLink1] 52:44     كِسْفًا     kisfen     bir parçanın
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَإِنْ يَرَوْا كِسْفًا مِنَ السَّمَاءِ سَاقِطًا يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ

Ve in yerev kisfen mines semâi sâkıtan yekûlû sehâbun merkûm(merkûmun).

Gökten bir parçanın düştüğünü görseler şöyle derler: "Üstüste yığılmış bulutlar!"