أَكْوَاب
43:71
وَأَكْوَابٍ
ve ekvābin
ve kadehler
İsim
Eril, Çoğul
Mecrûr İsim
Belirsiz
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ ۖ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ ۖ وَأَنْتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Yutâfu aleyhim bi sıhâfin min zehebin ve ekvâb(ekvâbin), ve fîhâ mâ teştehîhil enfusu ve telezzul a’yun(a’yunu), ve entum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.
|
أَكْوَاب
56:18
بِأَكْوَابٍ
biekvābin
testilerle
İsim
Eril, Çoğul
Mecrûr İsim
Belirsiz
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ
Bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maîn(maînin).
Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
|
أَكْوَاب
76:15
وَأَكْوَابٍ
ve ekvābin
ve kupalar
İsim
Eril, Çoğul
Mecrûr İsim
Belirsiz
وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِآنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا
Ve yutâfu aleyhim bi âniyetin min fıddatin ve ekvâbin kânet kavârîrâ(kavârîren).
Çevrelerinde, gümüşten ve billurdan kaplar dolaştırılır. Kupalardır onlar.
|
أَكْوَاب
88:14
وَأَكْوَابٌ
ve ekvābun
ve kadehler
İsim
Eril, Çoğul
Merfû` İsim
Belirsiz
وَأَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌ
Ve ekvabun mevdûah(mevdûatun).
Hizmete sunulmuş kadehler,
|