إِلْحَاد
22:25
بِإِلْحَادٍ
biilHādin
haktan sapmak
İsim
İf’al Kalıbı
İsim Fiil
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ ۚ وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
İnnellezîne keferû ve yasuddûne an sebîlillâhi vel mescidil harâmillezî cealnâhu lin nâsi sevâenil âkıfu fîhi vel bâd(bâdı), ve men yurid fîhi bi ilhâdin bi zulmin nuzıkhu min âzâbin elîm(elîmin).
Küfre sapanlar, Allah´ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram´dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.
|
مُلْتَحَد
18:27
مُلْتَحَدًا
multeHaden
sığınılacak bir kimse
İsim
İfti’al Kalıbı
Edilgen
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ ۖ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Vetlu mâ ûhıye ileyke min kitâbi rabbik(rabbike), lâ mubeddile li kelimâtihî ve len tecide min dûnihî multehadâ(multehaden).
Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O´nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O´nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın.
|
مُلْتَحَد
72:22
مُلْتَحَدًا
multeHaden
sığınacak kimse
İsim
İfti’al Kalıbı
Edilgen
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Kul innî len yucîrenî minallâhi ehadun ve len ecide min dûnihî multehadâ(multehaden).
De ki: "Allah´tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O´nun dışında bir sığınak da asla bulamam."
|
يُلْحِدُ
7:180
يُلْحِدُونَ
yulHidūne
eğriliğe sapan(ları)
Fiil
İf’al Kalıbı
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
وَلِلَّهِ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ فَادْعُوهُ بِهَا ۖ وَذَرُوا الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَائِهِ ۚ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Ve lillâhil esmâul husnâ fed’uhu bihâ ve zerûllezîne yulhıdûne fî esmâih(esmâihî), se yuczevne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
En güzel isimler Allah´ındır; O´na onlarla dua edin. O´nun isimlerinde ters bir tutum izleyenleri bırakın. Yapıp ettiklerinin cezasını çekeceklerdir.
|
يُلْحِدُ
16:103
يُلْحِدُونَ
yulHidūne
nisbet ettikleri
Fiil
İf’al Kalıbı
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ ۗ لِسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُبِينٌ
Ve lekad na’lemu ennehum yekûlûne innemâ yuallimuhu beşer(beşerun), lisânullezî yulhıdûne ileyhi a’cemiyyun ve hâzâ lisânun arabiyyun mubîn(mubînun).
Yemin olsun ki, biz, onların, "Kur´an´ı ona bir insan öğretiyor" demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysaki bu, apaçık Arapça bir dildir.
|
يُلْحِدُ
41:40
يُلْحِدُونَ
yulHidūne
doğruluktan sapanlar
Fiil
İf’al Kalıbı
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
إِنَّ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي آيَاتِنَا لَا يَخْفَوْنَ عَلَيْنَا ۗ أَفَمَنْ يُلْقَىٰ فِي النَّارِ خَيْرٌ أَمْ مَنْ يَأْتِي آمِنًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۚ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ ۖ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
İnnellezîne yulhıdûne fî âyâtinâ lâ yahfevne aleynâ, e fe men yulkâ fîn nâri hayrun em men ye’tî âminen yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), i’melû mâ şi’tum innehu bimâ ta’melûne basîr(basîrun).
Ayetlerimiz hakkında eğri ile doğruyu birbirine katanlar, bize gizli kalmazlar. Şimdi, ateşin içine atılan mı hayırlıdır, kıyamet günü güven içinde gelen mi? Dilediğinizi yapın. O, yapıp ettiklerinizi iyice görmektedir.
|