KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Lam-Sin-Nun      ل س ن 

a tongue/speech/language, to seize one by the tongue, bite one in words, make a thing sharp pointed, eloquent speech.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 25 kez geçiyor.

Gövde(ler)

25 kez لِسَان

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


لِسَان
[HyperLink1] 3:78     أَلْسِنَتَهُمْ     elsinetehum     dillerini
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Ve inne minhum le ferîkan yelvûne elsinetehum bil kitâbi li tahsebûhu minel kitâbi ve mâ huve minel kitâb(kitâbi), ve yekûlûne huve min indillâhi ve mâ huve min indillâh(indillâhi), ve yekûlûne alâllâhil kezibe ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).

Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap´tan olmayan birşeyi siz Kitap´tan sanasınız diye, dillerini Kitap´la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, "Bu, Allah katındandır." derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
 


لِسَان
[HyperLink1] 4:46     بِأَلْسِنَتِهِمْ     bielsinetihim     dillerini
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

مِنَ الَّذِينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًا فِي الدِّينِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ قَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَأَقْوَمَ وَلَٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا

Minellezîne hâdû yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve yekûlûne semi’nâ ve asaynâ vesme’ gayra musmeın ve râınâ leyyen bi elsinetihim ve ta’nan fîd dîn(dîni) ve lev ennehum kâlû semi’nâ ve ata’nârnâ le kâne hayran lehum ve akvem(kveme) ve lâkin leanehumullâhu bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen).

Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler.
 


لِسَان
[HyperLink1] 5:78     لِسَانِ     lisāni     dili
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَىٰ لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ ۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ

Luinellezîne keferû min benî isrâîle alâ lisâni dâvude ve îsebni meryem(meryeme) zâlike bimâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne).

İsrailoğullarının küfre sapanları, Meryem´in oğlu İsa´nın ve Dâvud´un diliyle lanetlendiler. Bu böyledir; çünkü onlar sınır tanımazlık, haksızlık, düşmanlık ediyorlardı.
 


لِسَان
[HyperLink1] 14:4     بِلِسَانِ     bilisāni     dilinden
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ ۖ فَيُضِلُّ اللَّهُ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz´dir, Hakîm´dir O!
 


لِسَان
[HyperLink1] 16:62     أَلْسِنَتُهُمُ     elsinetuhumu     onların dilleri
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

وَيَجْعَلُونَ لِلَّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَىٰ ۖ لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَأَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ

Ve yec’alûne lillâhi mâ yekrehûne ve tesıfu elsinetuhumul kezibe enne lehumul husnâ, lâ cereme enne lehumun nâre ve ennehum mufretûn(mufretûne).

Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah´a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.
 


لِسَان
[HyperLink1] 16:103     لِسَانٌ     lisānun     bir dildir
 
İsim         Eril    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ ۗ لِسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُبِينٌ

Ve lekad na’lemu ennehum yekûlûne innemâ yuallimuhu beşer(beşerun), lisânullezî yulhıdûne ileyhi a’cemiyyun ve hâzâ lisânun arabiyyun mubîn(mubînun).

Yemin olsun ki, biz, onların, "Kur´an´ı ona bir insan öğretiyor" demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysaki bu, apaçık Arapça bir dildir.
 


لِسَان
[HyperLink1] 16:103     لِسَانُ     lisānu     dili
 
İsim         Eril    Merfû` İsim    
    

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ ۗ لِسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُبِينٌ

Ve lekad na’lemu ennehum yekûlûne innemâ yuallimuhu beşer(beşerun), lisânullezî yulhıdûne ileyhi a’cemiyyun ve hâzâ lisânun arabiyyun mubîn(mubînun).

Yemin olsun ki, biz, onların, "Kur´an´ı ona bir insan öğretiyor" demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysaki bu, apaçık Arapça bir dildir.
 


لِسَان
[HyperLink1] 16:116     أَلْسِنَتُكُمُ     elsinetukumu     dillerinizin
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ

Ve lâ tekûlû limâ tesıfu elsinetukumul kezibe hâzâ halâlun ve hâzâ harâmun li tefterû alâllâhil kezib(kezibe), innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûn(yuflihûne).

Yalan düzerek Allah´a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah´a iftira edenler kurtulamazlar.
 


لِسَان
[HyperLink1] 19:50     لِسَانَ     lisāne     dili
 
İsim         Eril    Mansûb İsim    
    

وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا

Ve vehebnâ lehum min rahmetinâ ve cealnâ lehum lisâne sıdkın aliyyâ(aliyyen).

Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.
 


لِسَان
[HyperLink1] 19:97     بِلِسَانِكَ     bilisānike     senin diline
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا

Fe innemâ yessernâhu bi lisânike li tubeşşire bihil muttekîne ve tunzire bihî kavmen luddâ(ludden).

Biz onu; senin dilinle kolaylaştırdık ki, sakınanları onunla müjdeleyesin, inatçı bir kavmi de onunla uyarasın.
 


لِسَان
[HyperLink1] 20:27     لِسَانِي     lisānī     dilimin
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي

Vahlul ukdeten min lisânî.

"Dilimden düğümü çöz,
 


لِسَان
[HyperLink1] 24:15     بِأَلْسِنَتِكُمْ     bielsinetikum     dillerinizle
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمٌ

İz telâkkavnehu bi elsinetikum ve tekûlûne bi efvâhikum mâ leyse lekum bihî ilmun ve tahsebûnehu heyyinen ve huve indallâhi azîm(azîmun).

O zaman siz, onu dillerinizle birbirinize yetiştiriyordunuz ve ağızlarınızla, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyi söylüyor, üstelik bunu önemsiz sanıyordunuz. Oysaki Allah katında o, çok büyük bir günahtı.
 


لِسَان
[HyperLink1] 24:24     أَلْسِنَتُهُمْ     elsinetuhum     dilleri
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Yevme teşhedu aleyhim elsinetuhum ve eydîhim ve erculuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

Gün gelecek onların kendi dilleri, kendi elleri, kendi ayakları, yapıp ettikleri işler hakkında kendi aleyhlerine tanıklık edecektir.
 


لِسَان
[HyperLink1] 26:13     لِسَانِي     lisānī     dilim
 
İsim         Eril    Merfû` İsim    
    

وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ

Ve yadîku sadrî ve lâ yentaliku lisânî fe ersil ilâ hârûn(hârûne).

"Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun´a gönder."
 


لِسَان
[HyperLink1] 26:84     لِسَانَ     lisāne     dili
 
İsim         Eril    Mansûb İsim    
    

وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ

Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırîn(âhırîne).

"Sonradan gelecekler arasında benimle ilgili doğru/isabetli bir dil oluştur."
 


لِسَان
[HyperLink1] 26:195     بِلِسَانٍ     bilisānin     bir dille
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُبِينٍ

Bi lisânin arabiyyin mubîn(mubînin).

Açık seçik Arapça bir dille indirdi.
 


لِسَان
[HyperLink1] 28:34     لِسَانًا     lisānen     dil bakımından
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَأَخِي هَارُونُ هُوَ أَفْصَحُ مِنِّي لِسَانًا فَأَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُنِي ۖ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ

Ve ahî hârûnu huve efsahu minnî lisânen fe ersilhu maiye rid’en yusaddıkunî, innî ehâfu en yukezzibûn(yukezzibûni).

"Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur. Onu da benimle yardımcı olarak gönder ki beni tasdiklesin; beni yalanlamalarından korkuyorum."
 


لِسَان
[HyperLink1] 30:22     أَلْسِنَتِكُمْ     elsinetikum     dillerinizin
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ

Ve min âyâtihî halkus semâvâti vel ardı vahtilâfu elsinetikum ve elvânikum, inne fî zâlike le âyâtin lil âlimîn(âlimîne).

Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O´nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır.
 


لِسَان
[HyperLink1] 33:19     بِأَلْسِنَةٍ     bielsinetin     dillerle
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

أَشِحَّةً عَلَيْكُمْ ۖ فَإِذَا جَاءَ الْخَوْفُ رَأَيْتَهُمْ يَنْظُرُونَ إِلَيْكَ تَدُورُ أَعْيُنُهُمْ كَالَّذِي يُغْشَىٰ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ ۖ فَإِذَا ذَهَبَ الْخَوْفُ سَلَقُوكُمْ بِأَلْسِنَةٍ حِدَادٍ أَشِحَّةً عَلَى الْخَيْرِ ۚ أُولَٰئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا فَأَحْبَطَ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ ۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا

Eşıhhaten aleykum fe izâ câel havfu reeytehum yenzurûne ileyke tedûru a’yunuhum kellezî yugşâ aleyhi minel mevt(mevti), fe izâ zehebel havfu selekûkum bi elsinetin hıdâdin eşıhhaten alel hayr(hayrı), ulâike lem yu’minû fe ahbetallâhu a’mâlehum, ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren).

Size karşı cimrilik/kıskançlık ederler. Korku geldiğinde onları sana bakar halde görürsün. Korku gittiğinde ise hayra karşı kıskançlık yüzünden sizi keskin dillerle yaralarlar. Ölümden üzerine baygınlık çökmüş biri gibidirler. Bunlar iman etmemişlerdir. Bu yüzden de Allah, amellerini boşa çıkarmıştır. Bunu yapmak Allah için çok kolaydır.
 


لِسَان
[HyperLink1] 44:58     بِلِسَانِكَ     bilisānike     senin diline
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ

Fe innemâ yessernâhu bi lisânike leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne).

Biz o Kur´an´ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
 


لِسَان
[HyperLink1] 46:12     لِسَانًا     lisānen     diliyle
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَمِنْ قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَىٰ إِمَامًا وَرَحْمَةً ۚ وَهَٰذَا كِتَابٌ مُصَدِّقٌ لِسَانًا عَرَبِيًّا لِيُنْذِرَ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَبُشْرَىٰ لِلْمُحْسِنِينَ

Ve min kablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten) ve hâzâ kitabun musaddikun lisânen arabiyyen li yunzirellezîne zalemû ve buşrâ lil muhsinîn(muhsinîne).

Halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa´nın kitabı var! Bu Kur´an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye Arap dilindedir.
 


لِسَان
[HyperLink1] 48:11     بِأَلْسِنَتِهِمْ     bielsinetihim     dilleriyle
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا ۚ يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ ۚ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا إِنْ أَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِكُمْ نَفْعًا ۚ بَلْ كَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا

Se yekûlu lekel muhallefûne minel a’râbi şegaletnâ emvâlunâ ve ehlûnâ festagfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemliku lekum minallâhi şey’en in erâde bikum darren ev erâde bikum nef’â(nef’en), bel kânallâhu bi mâ ta’melûne habîrâ(habîren).

Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O halde bizim için Allah´tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O´nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?" Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır.
 


لِسَان
[HyperLink1] 60:2     وَأَلْسِنَتَهُمْ     ve elsinetehum     ve dillerini
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

إِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاءً وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ

İn yeskafûkum yekûnû lekum a’dâen ve yebsutû ileykum eydiyehum ve elsinetehum bis sûi ve veddû lev tekfurûn(tekfurûne).

Onlar sizi ele geçirirlerse size düşman olurlar; ellerini ve dillerini size kötülükle uzatırlar, inkâra sapmanızı isterler.
 


لِسَان
[HyperLink1] 75:16     لِسَانَكَ     lisāneke     diline
 
İsim         Eril    Mansûb İsim    
    

لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ

Lâ tuharrik bihî lisâneke li ta’cele bihî.

Onu aceleye getiresin diye dilini onunla hareketlendirme!
 


لِسَان
[HyperLink1] 90:9     وَلِسَانًا     velisānen     ve bir dil
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ

Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).

Bir dil, iki dudak?