تَمْهِيد
74:14
تَمْهِيدًا
temhīden
bir döşeyişle
İsim
Tef’il Kalıbı
İsim Fiil
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا
Ve mehhedtu lehu temhîdâ(temhîden).
Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.
|
مَهْد
3:46
الْمَهْدِ
l-mehdi
beşikte
İsim
Eril
Mecrûr İsim
وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِحِينَ
Ve yukellimun nâse fîl mehdi ve kehlen ve mines sâlihîn(sâlihîne).
"Beşikte ve yetişkin çağında insanlarla konuşacaktır. Barışa ve hayra yönelik iş yapanlardandır."
|
مَهْد
5:110
الْمَهْدِ
l-mehdi
beşikte iken
İsim
Eril
Mecrûr İsim
إِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَىٰ وَالِدَتِكَ إِذْ أَيَّدْتُكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا ۖ وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ ۖ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنْفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي ۖ وَتُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ بِإِذْنِي ۖ وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتَىٰ بِإِذْنِي ۖ وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَنْكَ إِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ
İz kâlellâhu yâ îsebne meryemezkur ni’metî aleyke ve alâ vâlidetike iz eyyedtuke bi rûhil kudusi tukellimun nâse fîl mehdi ve kehl(kehlen), ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî, ve iz kefeftu benî isrâîle anke iz ci’tehum bil beyyinâti fe kâlellezîne keferû minhum in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).
Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem´in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs´le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap´ı, hikmeti, Tevrat´ı, İncil´i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu."
|
مَهْد
19:29
الْمَهْدِ
l-mehdi
beşikte
İsim
Eril
Mecrûr İsim
فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ ۖ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَنْ كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا
Fe eşâret ileyh(ileyhi), kâlû keyfe nukellimu men kâne fîl mehdi sabiyyâ(sabiyyen).
Meryem, çocuğa işaret etti. Dediler: "Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?"
|
مَهْد
20:53
مَهْدًا
mehden
beşik
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتَّىٰ
Ellezî ceale lekumul arda mehden ve seleke lekum fîhâ subulen ve enzele mines semâi mââ(mâen), fe ahrecnâ bihî ezvâcen min nebâtin şettâ.
Yeryüzünü size beşik yapan, onda sizin için yollar açan, gökten su indiren O´dur. Biz o suyla çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık.
|
مَهْد
43:10
مَهْدًا
mehden
bir beşik
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Ellezî cealekumul arda mehden ve cealelekum fîhâ subulen leallekum tehtedûn(tehtedûne).
O, yerküreyi size bir beşik yaptı. Ve onda sizler için yollar oluşturdu ki, varacağınız yere varabilesiniz.
|
مَهَّد
74:14
وَمَهَّدْتُ
ve mehhedtu
ve döşedim
Fiil
Tef’il Kalıbı
1. şahıs, Tekil
Geçmiş Zaman
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْهِيدًا
Ve mehhedtu lehu temhîdâ(temhîden).
Alabildiğine imkânlar döşedim onun için.
|
مِهَٰد
2:206
الْمِهَادُ
l-mihādu
bir yataktır o
İsim
Eril
Merfû` İsim
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ ۚ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ ۚ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ
Ve izâ kîle lehuttekıllâhe ehazethul izzetu bil ismi fe hasbuhu cehennem(cehennemu), ve le bi’sel mihâd(mihâdu).
Ona, "Allah´tan kork" dendiğinde, gurur kendisini günaha götürür. Böylesine, cehennem yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o.
|
مِهَٰد
3:12
الْمِهَادُ
l-mihādu
bir döşektir
İsim
Eril
Merfû` İsim
قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ ۚ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
Kul lillezîne keferû se tuglebûne ve tuhşerûne ilâ cehennem(cehenneme), ve bi’sel mihâd(mihâdu).
De o küfre sapanlara: "Yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü döşektir o!"
|
مِهَٰد
3:197
الْمِهَادُ
l-mihādu
yataktır (orası)
İsim
Eril
Merfû` İsim
مَتَاعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۚ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
Metâun kalîlun summe me’vâhum cehennem(cehennemu), ve bi’sel mihâd(mihâdu).
Azıcık bir nimetlenmedir o. Sonra onların varacağı yer cehennem olacaktır. Ne kötü yataktır o!
|
مِهَٰد
7:41
مِهَادٌ
mihādun
bir döşek
İsim
Eril
Merfû` İsim
Belirsiz
لَهُمْ مِنْ جَهَنَّمَ مِهَادٌ وَمِنْ فَوْقِهِمْ غَوَاشٍ ۚ وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ
Lehum min cehenneme mihâdun ve min fevkıhim gavaş(gavaşın) ve kezâlike neczîz zâlimîn(zâlimîne).
Onlar için cehennemden bir döşek ve üstlerinde örtüler vardır. Zalimleri böyle cezalandırırız biz.
|
مِهَٰد
13:18
الْمِهَادُ
l-mihādu
bir yataktır
İsim
Eril
Merfû` İsim
لِلَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمُ الْحُسْنَىٰ ۚ وَالَّذِينَ لَمْ يَسْتَجِيبُوا لَهُ لَوْ أَنَّ لَهُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لَافْتَدَوْا بِهِ ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ سُوءُ الْحِسَابِ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۖ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
Lillezînestecâbû li rabbihimul husnâ, vellezîne lem yestecibû lehu lev enne lehum mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu leftedev bih(bihî), ulâike lehum sûul hısâbi ve me’vâhum cehennem(cehennemu), ve bi’sel mihâd(mihâdu).
Rablerinin çağrısına olumlu cevap verenler için güzellik vardır. O´na olumlu cevap vermeyenlere gelince, yeryüzündekilerin tamamı onların olsa, bir o kadar da ilave edilse, kurtulmak için bunların tümünü fidye verirlerdi. Böylelerinin hesabı kötü olacaktır; varacakları yer de cehennemdir. Ne kötü yataktır o!
|
مِهَٰد
38:56
الْمِهَادُ
l-mihādu
bir döşektir
İsim
Eril
Merfû` İsim
جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ
Cehennem(cehenneme), yaslevnehâ, fe bi’sel mihâd(mihâdu).
İçine dalacakları cehennem! Ne kötü döşektir o!
|
مِهَٰد
78:6
مِهَادًا
mihāden
bir beşik
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
E lem nec’alil arda mihâdâ(mihâden).
Biz bu yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
|
مَٰهِدُون
51:48
الْمَاهِدُونَ
l-māhidūne
döşeyiciyiz
İsim
Etken
Eril, Çoğul
Merfû` İsim
وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
Vel arda fereşnâhâ fe ni’mel mâhidûn(mâhidûne).
Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz!
|
يَمْهَدُ
30:44
يَمْهَدُونَ
yemhedūne
hazırlamaktadırlar
Fiil
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
مَنْ كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ ۖ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِأَنْفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ
Men kefere fe aleyhi kufruh(kufruhu), ve men amile sâlihan fe li enfusihim yemhedûn(yemhedûne).
Kim küfre saparsa inkârı kendisi aleyhinedir. Barışa ve hayra yönelik bir iş yapanlarsa, kendi benlikleri için yer hazırlarlar.
|