مَّهِين
32:8
مَهِينٍ
mehīnin
hakir
Sıfat
Eril, Tekil
Mecrûr İsim
Belirsiz
ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ
Summe ceale neslehu min sulâletin min mâin mehîn(mehînin).
Sonra onun neslini bir üsareden, hor görülen bir sudan oluşturdu.
|
مَّهِين
68:10
مَهِينٍ
mehīnin
aşağılık
Sıfat
Eril, Tekil
Mecrûr İsim
Belirsiz
وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَهِينٍ
Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn(mehînin).
Şunların hiçbirine eğilme, uyma: Çok yemin eden, bayağı/alçak,
|
مَّهِين
77:20
مَهِينٍ
mehīnin
âdi
Sıfat
Eril, Tekil
Mecrûr İsim
Belirsiz
أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ
E lem nahlukkum min mâin mehîn(mehînin).
Sizi basit bir sudan yaratmadık mı?
|
مَّهِين
43:52
مَهِينٌ
mehīnun
aşağılıktır
İsim
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
أَمْ أَنَا خَيْرٌ مِنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ
Em ene hayrun min hâzellezî huve mehînun ve lâ yekâdu yubîn(yubînu).
"Yoksa ben şu zavallı, şu meramını anlatamayacak adamdan hayırlı değil miyim?"
|