KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Mim-Nun-Ayn      م ن ع 

Yasaklamak, men etmek

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 17 kez geçiyor.

Gövde(ler)

1 kez مَّانِعَت
12 kez مَّنَعَ
2 kez مَّنَّاع
1 kez مَمْنُوعَة
1 kez مَنُوع

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


مَّانِعَت
[HyperLink1] 59:2     مَانِعَتُهُمْ     māniǎtuhum     koruyacağını
 
İsim    Etken     Dişil    Merfû` İsim    
    

هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ دِيَارِهِمْ لِأَوَّلِ الْحَشْرِ ۚ مَا ظَنَنْتُمْ أَنْ يَخْرُجُوا ۖ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ مَانِعَتُهُمْ حُصُونُهُمْ مِنَ اللَّهِ فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا ۖ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ ۚ يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُمْ بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَارِ

Huvellezî ahrecellezîne keferû min ehlil kitâbi min diyârihim li evvelil haşr(haşri), mâ zanentum en yahrucû ve zannû ennehum mâniatuhum husûnuhum minallâhi fe etâhumullâhu min haysu lem yahtesibû ve kazefe fî kulûbihimur ru’be yuhribûne buyûtehum bi eydîhim ve eydîl mû’minîne fa’tabirû yâ ulîl ebsâr(ebsâri).

Ehlikitap´tan küfre sapanları, ilk toplanma gününde yurtlarından O çıkardı. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız; onlarsa kalelerinin kendilerini Allah´tan koruyacağını zannetmişlerdi. Ama Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi, yüreklerine korku saldı; kendi evlerini kendi elleriyle ve iman sahiplerinin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar!
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 2:114     مَنَعَ     meneǎ     men eden
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَنْ يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَىٰ فِي خَرَابِهَا ۚ أُولَٰئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ

Ve men azlemu mimmen menea mesâcidallâhi en yuzkere fîhesmuhu ve seâ fî harâbihâ ulâike mâ kâne lehum en yedhulûhâ illâ hâifîn(hâifîne) lehum fîd dunyâ hızyun ve lehum fîl âhireti azâbun azîm(azîmun).

Allah´ın mescitlerini, içlerinde O´nun adı anılıyor diye engelleyen ve onların yıkımı için uğraşan kişiden daha zalim kim olabilir!.. Böylelerinin, o mescitlere girmeleri ancak korka korka olacaktır. Böyleleri için dünyada bir rezillik vardır. Âhırette ise bunlara çok büyük bir azap öngörülmüştür.
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 4:141     وَنَمْنَعْكُمْ     ve nemneǎ’kum     ve sizi korumadık mı?
 
Fiil         1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

الَّذِينَ يَتَرَبَّصُونَ بِكُمْ فَإِنْ كَانَ لَكُمْ فَتْحٌ مِنَ اللَّهِ قَالُوا أَلَمْ نَكُنْ مَعَكُمْ وَإِنْ كَانَ لِلْكَافِرِينَ نَصِيبٌ قَالُوا أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُمْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ۚ فَاللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا

Ellezîne yeterabbesûne bikum, fe in kâne lekum fethun minallâhi kâlû e lem nekun meakum, ve in kâne lil kâfirîne nasîbun kâlû, e lem nestahviz aleykum ve nemna’kum minel mu’minîn(mu’minîne), fallâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmeh(kıyâmeti) ve len yec’alallâhu lil kâfirîne alel mu’minîne sebîlâ(sebîlen).

Sizi gözetleyip duruyorlar. Allah´tan size fetih nasip olursa, "sizinle birlikte değil miydik" diyecekler. Kâfirlere bir nasip ulaşırsa şunu söyleyecekler: "Başarınıza destek vermedik mi, müminlere karşı size siper olmadık mı?" Artık kıyamet günü aranızda Allah hükmedecektir. Allah, müminler aleyhine kâfirlere bir yol asla nasip etmez.
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 7:12     مَنَعَكَ     meneǎke     seni alıkoyan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلَّا تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ ۖ قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ

Kâle mâ meneake ellâ tescude iz emertuk(emertuke), kâle ene hayrun minh(minhu), halaktenî min nârin ve halaktehu min tîn(tînin).

Allah buyurdu: "Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?" İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 9:54     مَنَعَهُمْ     meneǎhum     engel olan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَمَا مَنَعَهُمْ أَنْ تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلَّا أَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَبِرَسُولِهِ وَلَا يَأْتُونَ الصَّلَاةَ إِلَّا وَهُمْ كُسَالَىٰ وَلَا يُنْفِقُونَ إِلَّا وَهُمْ كَارِهُونَ

Ve mâ meneahum en tukbele minhum nefekâtuhum illâ ennehum keferû billâhi ve bi resûlihî ve lâ ye’tûnes salâte illâ ve humkusâlâ ve lâ yunfikûne illâ ve hum kârihûn(kârihûne).

İnfaklarının onlardan kabul edilmesini engelleyen sadece şudur: Onlar, Allah´a ve resulüne nankörlük ettiler. Namaza ancak üşene üşene gelirler, infak edip dağıttıklarını da içlerinden gelmeyerek verirler.
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 12:63     مُنِعَ     muniǎ     men’edildi
 
Fiil    Edilgen     3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَلَمَّا رَجَعُوا إِلَىٰ أَبِيهِمْ قَالُوا يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ فَأَرْسِلْ مَعَنَا أَخَانَا نَكْتَلْ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

Fe lemmâ receû ilâ ebîhim kâlû yâ ebânâ munia minnel keylu fe ersil meanâ ehânâ nektel ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).

Babalarına döndüklerinde dediler ki: "Ey babamız! Ölçü bizden yasaklandı. Şimdi kardeşimizi bizimle gönder ki, ölçüp alabilelim. Biz onu gerçekten iyi koruyacağız."
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 17:59     مَنَعَنَا     meneǎnā     bizi alıkoyan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ ۚ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَا ۚ وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلَّا تَخْوِيفًا

Ve mâ meneanâ en nursile bil âyâti illâ en kezzebe bihel evvelûn(evvelûne), ve âteynâ semûden nâkate mubsıraten fe zalemû bihâ, ve mâ nursilu bil âyâti illâ tahvîfâ(tahvîfen).

Bizi, mucizeler göstermekten alıkoyan, daha öncekilerin onları yalanlamış olmasından başka bir şey değildir. Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onunla kendilerine zulmettiler. Biz, mucizeleri yalnız korkutup sindirmek için göndeririz.
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 17:94     مَنَعَ     meneǎ     alıkoyan şey
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ إِلَّا أَنْ قَالُوا أَبَعَثَ اللَّهُ بَشَرًا رَسُولًا

Ve mâ menean nâse en yu’minû iz câe humul hudâ illâ en kâlû e beasallâhu beşeren resûlâ(resûlen).

Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?"
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 18:55     مَنَعَ     meneǎ     alıkoyan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ قُبُلًا

Ve mâ menean nâse en yu’minû iz câe humul hudâ ve yestagfirû rabbehum illâ en te’tiyehum sunnetul evvelîne ev ye’tiyehumul azâbu kubulâ(kubulen).

Kendilerine hidayet geldikten sonra, insanları iman etmekten, Rablerinden af dilemekten alıkoyan şey şundan başkası değildir: Evvelkilerin yol ve yöntemlerinin kendilerine de gelmesini yahut bizzat azabın karşılarına dikilivermesini beklemek.
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 20:92     مَنَعَكَ     meneǎke     sana engel olan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا

Kâle yâ hârûnu mâ meneake iz reeytehum dallû.

Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 21:43     تَمْنَعُهُمْ     temneǔhum     onları koruyacak
 
Fiil         3. şahıs, Dişil, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

أَمْ لَهُمْ آلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَا ۚ لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَ أَنْفُسِهِمْ وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ

Em lehum âlihetun temneuhum min dûninâ, lâ yestetîûne nasre enfusihim ve lâ hum minnâ yushabûn(yushabûne).

Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 38:75     مَنَعَكَ     meneǎke     seni alıkoyan
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ ۖ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالِينَ

Kâle yâ iblîsu mâ meneake en tescude limâ halaktu bi yedeyy(yedeyye), estekberte em kunte minel âlîn(âlîne).

Allah dedi: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?"
 


مَّنَعَ
[HyperLink1] 107:7     وَيَمْنَعُونَ     ve yemneǔne     ve esirgerler
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ

Ve yemneûnel mâûn(mâûne).

Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar.
 


مَّنَّاع
[HyperLink1] 50:25     مَنَّاعٍ     mennāǐn     engel olan
 
Sıfat         Eril, Tekil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُرِيبٍ

Mennâın lil hayri mu’tedin murîbin.

Durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi...
 


مَّنَّاع
[HyperLink1] 68:12     مَنَّاعٍ     mennāǐn     engel olan
 
Sıfat         Eril, Tekil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ

Mennâın lil hayri mu’tedin esîm(esîmin).

Hayrı engelleyen, sınır tanımaz saldırgan, günaha batmış,
 


مَمْنُوعَة
[HyperLink1] 56:33     مَمْنُوعَةٍ     memnūǎtin     yasaklanmayan
 
İsim    Edilgen     Dişil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ

Lâ maktûatin ve lâ memnûah(memnûatin).

Ne tükenir ne yasaklanır.
 


مَنُوع
[HyperLink1] 70:21     مَنُوعًا     menūǎn     eli sıkıdır
 
İsim         Eril, Tekil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا

Ve izâ messehul hayru menûâ(menûan).

Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının yararlanmasına engel olur.