KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Nun-Şin-Elif      ن ش ا 

lived, arose, become elevated/high, grow up, create/produce/originate, it happened/occurred, raise, to found/build, began, specifically discussing 73:6

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 28 kez geçiyor.

Gövde(ler)

20 kez أَنشَأَ
1 kez إِنشَاء
1 kez مُنشَ َٔات
1 kez مُنشِ ُٔون
1 kez نَاشِئَة
3 kez نَّشْأَة
1 kez يُنَشَّؤُا۟

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


أَنشَأَ
[HyperLink1] 6:6     وَأَنْشَأْنَا     ve enşe’nā     ve yarattık
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّنْ لَكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِمْ مِدْرَارًا وَجَعَلْنَا الْأَنْهَارَ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ

E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fîl ardı mâ lem numekkin lekum ve erselnes semâe aleyhim midrâren ve cealnâl enhâre tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim ve enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn(âharîne).

Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 6:98     أَنْشَأَكُمْ     enşeekum     sizi inşa eden
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ ۗ قَدْ فَصَّلْنَا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَ

Ve huvellezî enşeekum min nefsin vâhıdetin fe mustekarrun ve mustevda’(mustevdaun), kad fassalnal âyâti li kavmin yefkahûn(yefkahûne).

Sizi bir tek canlıdan vücuda getiren O´dur! Bu oluşumda bir karar kılma yeri var, bir de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 6:133     أَنْشَأَكُمْ     enşeekum     sizi yarattığı
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَرَبُّكَ الْغَنِيُّ ذُو الرَّحْمَةِ ۚ إِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَسْتَخْلِفْ مِنْ بَعْدِكُمْ مَا يَشَاءُ كَمَا أَنْشَأَكُمْ مِنْ ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ آخَرِينَ

Ve rabbukel ganiyyu zur rahmeh(rahmeti), in yeşe’ yuzhibkum ve yestahlif min ba’dikum mâ yeşâu kemâ enşeekum min zurriyyeti kavmin âharîn(âharîne).

Senin o Ganî Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin yerinize getirir.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 6:141     أَنْشَأَ     enşee     yaratan
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ جَنَّاتٍ مَعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا أُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ ۚ كُلُوا مِنْ ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ ۖ وَلَا تُسْرِفُوا ۚ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

Ve huvellezî enşee cennâtin ma’rûşâtin ve gayre ma’rûşâtin ven nahle vez zer’a muhtelifen ukuluhu vez zeytûne ver rummâne muteşâbihen ve gayre muteşâbih(muteşâbihin), kulû min semerihî izâ esmere ve âtû hakkahu yevme hasâdihî ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhibbul musrifîn(musrifîne).

Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, sebzeleri, zeytinleri, narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde oluşturan O´dur. Her birinin meyvesinden, olgunlaştığı zaman yiyin ve hasat gününde onun hakkını da verin. İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 11:61     أَنْشَأَكُمْ     enşeekum     sizi yarattı
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا ۚ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ هُوَ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ ۚ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُجِيبٌ

Ve ilâ semûde ehâhum sâlihâ(sâlihan), kâle yâ kavmi´budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruh(gayruhu), huve enşeekum minel ardı vesta´merekum fîhâ festâgfirûhu summe tûbû ileyh(ileyhi), inne rabbî karîbun mucîb(mucîbun).

Semûd´a da kardeşleri Sâlih´i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah´a kulluk edin. Sizin O´ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O´dur. Artık O´ndan af dileyin, O´na dönün. Rabbim Karîb´dir, bize çok yakındır; Mucîb´dir, bize cevap verir."
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 13:12     وَيُنْشِئُ     ve yunşiu     ve yapan
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

هُوَ الَّذِي يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ

Huveellezî yurîkumul berka havfen ve tamean ve yunşius sehâbes sikâl(sikâle).

Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O´dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 21:11     وَأَنْشَأْنَا     ve enşe’nā     ve inşa ettik
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

وَكَمْ قَصَمْنَا مِنْ قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنْشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ

Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn(âharîne).

Zulmetmiş nice kenti/medeniyeti biz kırıp geçirdik ve arkalarından başka bir topluluk oluşturduk.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 23:14     أَنْشَأْنَاهُ     enşe’nāhu     onu yaptık
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنْشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ ۚ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ

Summe halaknen nutfete alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızâmen fe kesevnel izâme lahmen summe enşe´nâhu halkan âhar(âhara), fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn(hâlikîne).

Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah´ın kudret ve sanatı ne yücedir!
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 23:19     فَأَنْشَأْنَا     feenşe’nā     sonra yetiştirdik
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

فَأَنْشَأْنَا لَكُمْ بِهِ جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ لَكُمْ فِيهَا فَوَاكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ

Fe enşe’nâ lekum bihî cennâtin min nahîlin ve a’nâb(a’nâbin), lekum fîhâ fevâkihu kesîretun ve minhâ te’kulûn(te’kulûne).

Onunla size hurmalardan ve üzümlerden bahçeler yetiştirdik, onlarda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyorsunuz.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 23:31     أَنْشَأْنَا     enşe’nā     yetiştirdik
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

ثُمَّ أَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ

Summe enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn(âharîne).

Sonra onların ardından başka bir nesil oluşturduk.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 23:42     أَنْشَأْنَا     enşe’nā     yetiştirdik
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

ثُمَّ أَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قُرُونًا آخَرِينَ

Summe enşe’nâ min ba’dihim kurûnen âharîn(âharîne).

Sonra onların arkasından başka nesiller oluşturduk.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 23:78     أَنْشَأَ     enşee     inşa eden
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۚ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ

Ve huvellezî enşee lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’ideh(ef’idete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).

Allah odur ki; sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 28:45     أَنْشَأْنَا     enşe’nā     yarattık
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

وَلَٰكِنَّا أَنْشَأْنَا قُرُونًا فَتَطَاوَلَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ ۚ وَمَا كُنْتَ ثَاوِيًا فِي أَهْلِ مَدْيَنَ تَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا وَلَٰكِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ

Ve lâkinnâ enşe’nâ kurûnen fe tetâvele aleyhimul umur(umuru), ve mâ kunte sâviyen fî ehli medyene tetlû aleyhim âyâtinâ, ve lâkinnâ kunnâ mursilîn(mursilîne).

Ancak biz, birçok nesil oluşturduk da bunlar üzerinden ömürler akıp gitti. Sen Medyen halkı içinde oturarak onlara ayetlerimizi okuyor değildin. Biz, peygamberler gönderiyoruz, hepsi bu.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 29:20     يُنْشِئُ     yunşiu     yapacaktır
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ بَدَأَ الْخَلْقَ ۚ ثُمَّ اللَّهُ يُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْآخِرَةَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Kul sîrû fîl ardı fânzurû keyfe bedeel halka, summallâhu yunşîun neş’etel âhıreh(âhırete), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr´dir.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 36:79     أَنْشَأَهَا     enşeehā     yaratan
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ

Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele merreh(merretin), ve huve bi kulli halkın alîm(alîmun).

De ki: "Onlara hayatı verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir."
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 53:32     أَنْشَأَكُمْ     enşeekum     sizi inşa ettiği
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

الَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ ۚ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنْتُمْ أَجِنَّةٌ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ ۖ فَلَا تُزَكُّوا أَنْفُسَكُمْ ۖ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَىٰ

Ellezîne yectenibûne kebâirel ismi vel fevâhışe lemem(lememe), inne rabbeke vâsiul magfireh(magfireti), huve a´lemu bikum iz enşeekum minel ardı ve iz entum e cinnetun fî butûni ummehâtikum, fe lâ tuzekkû enfusekum, huve a´lemu bi menittekâ.

Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O´dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O´dur.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 56:35     أَنْشَأْنَاهُنَّ     enşe’nāhunne     kadınları inşa’ etmişizdir
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً

İnnâ enşe’nâ hunne inşââ(inşâen).

Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 56:61     وَنُنْشِئَكُمْ     ve nunşiekum     ve sizi yeniden inşa’ edelim
 
Fiil  İf’al Kalıbı       1. şahıs, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ

Alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).

Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız.
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 56:72     أَنْشَأْتُمْ     enşe’tum     yarattınız
 
Fiil  İf’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ

E entum enşe’tum şeceretehâ em nahnul munşiûn(munşiûne).

Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz?
 


أَنشَأَ
[HyperLink1] 67:23     أَنْشَأَكُمْ     enşeekum     sizi yaratan
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

قُلْ هُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۖ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ

Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(ef’idete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).

De ki: "Sizi oluşturan O´dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"
 


إِنشَاء
[HyperLink1] 56:35     إِنْشَاءً     inşā'en     (yeni bir) inşa’ ile
 
İsim  İf’al Kalıbı     İsim Fiil  Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً

İnnâ enşe’nâ hunne inşââ(inşâen).

Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
 


مُنشَ َٔات
[HyperLink1] 55:24     الْمُنْشَاتُ     l-munşātu     inşa edilmiş
 
Sıfat  İf’al Kalıbı  Edilgen     Dişil, Çoğul    Merfû` İsim    
    

وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ

Ve lehul cevâril munşeâtu fîl bahri kel alâm(alâmi).

Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli gemiler de O´nundur.
 


مُنشِ ُٔون
[HyperLink1] 56:72     الْمُنْشِئُونَ     l-munşiūne     yaratanlar
 
İsim  İf’al Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ

E entum enşe’tum şeceretehâ em nahnul munşiûn(munşiûne).

Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz?
 


نَاشِئَة
[HyperLink1] 73:6     نَاشِئَةَ     nāşiete     kalkmak
 
İsim    Etken     Dişil    Mansûb İsim    
    

إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْئًا وَأَقْوَمُ قِيلًا

İnne nâşietel leyli hiye eşeddu vat’en ve akvemu kîlâ(kîlen).

Şu bir gerçek ki, yeni bir oluşa koyulmak üzere geceleyin kalkan, yer tutma bakımından daha güçlü, söz bakımından daha etkilidir.
 


نَّشْأَة
[HyperLink1] 29:20     النَّشْأَةَ     n-neşete     yaratmayı da
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ بَدَأَ الْخَلْقَ ۚ ثُمَّ اللَّهُ يُنْشِئُ النَّشْأَةَ الْآخِرَةَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Kul sîrû fîl ardı fânzurû keyfe bedeel halka, summallâhu yunşîun neş’etel âhıreh(âhırete), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr´dir.
 


نَّشْأَة
[HyperLink1] 53:47     النَّشْأَةَ     n-neşete     yaratmak
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَىٰ

Ve enne aleyhin neş’etel uhrâ.

Hiç kuşkusuz, o ikinci oluşum da O´nun işidir.
 


نَّشْأَة
[HyperLink1] 56:62     النَّشْأَةَ     n-neşete     yaratmayı
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ

Ve lekad alimtumunneş etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûn(tezekkerûne).

Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı?
 


يُنَشَّؤُا۟
[HyperLink1] 43:18     يُنَشَّأُ     yuneşşeu     yetiştirilen
 
Fiil  Tef’il Kalıbı  Edilgen     3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ

E ve men yuneşşeu fîl hılyeti ve huve fîl hısâmi gayru mubîn(mubînin).

Süs içinde yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?