مَّنضُود
56:29
مَنْضُودٍ
menDūdin
meyvaları dizili
Sıfat
Edilgen
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍ
Ve talhın mendûd(mendûdin).
Meyve dizili muz ağaçları,
|
مَّنضُود
11:82
مَنْضُودٍ
menDūdin
birbirini izleyen
İsim
Edilgen
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
فَلَمَّا جَاءَ أَمْرُنَا جَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِنْ سِجِّيلٍ مَنْضُودٍ
Fe lemmâ câe emrunâ cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emtarnâ aleyhâ hicâreten min siccîlin mendûd(mendûdin).
Nihayet emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık.
|
نَّضِيد
50:10
نَضِيدٌ
neDīdun
birbirine girmiş
Sıfat
Eril, Tekil
Merfû` İsim
Belirsiz
وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَضِيدٌ
Ven nahle bâsikâtin lehâ tal’un nadîdun.
Yüksek yüksek hurma ağaçları büyüttük. Birbirine girmiş kümeler halinde tomurcukları vardır onların.
|