KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Nun-Cim-Mim      ن ج م 

to appear/rise/begin, accomplish, ensue, proceed.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 13 kez geçiyor.

Gövde(ler)

13 kez نَّجْم

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


نَّجْم
[HyperLink1] 6:97     النُّجُومَ     n-nucūme     yıldızları
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ لِتَهْتَدُوا بِهَا فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ ۗ قَدْ فَصَّلْنَا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Ve huvellezî ceale lekumun nucûme li tehtedû bihâ fî zulumâtil berri vel bahr(bahri), kad fassalnal âyâti li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne).

Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O´dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 7:54     وَالنُّجُومَ     ve nnucūme     ve yıldızları
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَىٰ عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثِيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِأَمْرِهِ ۗ أَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْأَمْرُ ۗ تَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrih(emrihi), e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârekallâhu rabbulâlemîn(âlemîne).

Rabbiniz o Allah´tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O´nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O´nundur, emir veriş de/yaratış da O´nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 16:12     وَالنُّجُومُ     ve nnucūmu     ve yıldızlar da
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ ۖ وَالنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Ve sehhara lekumul leyle ven nehâre veş şemse vel kamer(kamere), ven nucûmu musahharâtun bi emrih(emrihî), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).

Geceyi, gündüzü, Güneş´i ve Ay´ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O´nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 16:16     وَبِالنَّجْمِ     ve bil-necmi     ve yıldız(lar)la
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

وَعَلَامَاتٍ ۚ وَبِالنَّجْمِ هُمْ يَهْتَدُونَ

Ve alâmât(alâmatin), ve bin necmi hum yehtedûn(yehtedûne).

Ve nice işaretler! Yıldızla da onlar, yol ve yön doğrulturlar.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 22:18     وَالنُّجُومُ     ve nnucūmu     ve yıldızlar
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ ۗ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ ۩

E lem tera ennallâhe yescudu lehu men fis semâvâti ve men fîl ardı veş şemsu vel kameru ven nucûmu vel cibâlu veş şeceru ved devabbu ve kesîrun minen nâs(nâsi), ve kesîrun hakka aleyhil azâb(azâbu), ve men yuhinillâhu fe mâ lehu min mukrim(mukrimin), innallâhe yef’alu mâ yeşâ’(yeşâu).(SECDE ÂYETİ)

Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah´a secde ediyor. Birçoğunun da üzerine azap hak olmuştur. Allah´ın hakir kıldığına ikramda bulunan olmaz. Allah, dilediğini yapar.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 37:88     النُّجُومِ     n-nucūmi     yıldızlara
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ

Fe nazara nazraten fîn nucûm(nucûmi).

Bu arada İbrahim yıldızlara bir göz attı,
 


نَّجْم
[HyperLink1] 52:49     النُّجُومِ     n-nucūmi     yıldızların
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ

Ve minel leyli fe sebbihhu ve idbâren nucûmi.

Gecenin bir bölümünde ve yıldızların ardından da O´nu tespih et!
 


نَّجْم
[HyperLink1] 53:1     وَالنَّجْمِ     vennecmi     yıldıza andolsun
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَىٰ

Ven necmi izâ hevâ.

Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı´na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,
 


نَّجْم
[HyperLink1] 55:6     وَالنَّجْمُ     ve nnecmu     necm (bitkiler-yıldızlar)
 
İsim         Eril    Merfû` İsim    
    

وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ

Ven necmu veş şeceru yescudân(yescudâni).

Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 56:75     النُّجُومِ     n-nucūmi     yıldızların
 
İsim         Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ

Fe lâ uksimu bi mevâkiin nucûm(nucûmi).

İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum.
 


نَّجْم
[HyperLink1] 77:8     النُّجُومُ     n-nucūmu     yıldızların
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ

Fe izen nucûmu tumiset.

Yıldızlar silinip süpürüldüğünde,
 


نَّجْم
[HyperLink1] 81:2     النُّجُومُ     n-nucūmu     yıldızlar
 
İsim         Eril, Çoğul    Merfû` İsim    
    

وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ

Ve izen nucûmun kederet.

Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,
 


نَّجْم
[HyperLink1] 86:3     النَّجْمُ     En-necmu     yıldızdır
 
İsim         Eril    Merfû` İsim    
    

النَّجْمُ الثَّاقِبُ

En necmus sâkıb(sâkıbu).

Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o.