KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Nun-Vav-Kaf      ن و ق 

to clean the flesh from fat, train a camel, set in order, do carefully. niiqatun - zeal, skill, daintiness, refined, best, top of a mountain, a big and long mountain. naaqatun - she camel, as it is the best thing according to Arabs.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 7 kez geçiyor.

Gövde(ler)

7 kez نَاقَة

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


نَاقَة
[HyperLink1] 7:73     نَاقَةُ     nāḳatu     devesi
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا ۗ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ ۖ هَٰذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ آيَةً ۖ فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللَّهِ ۖ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Ve ilâ semûde ehâhum sâlihan kâle yâ kavmi’budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu, kad câetkum beyyinetun min rabbikum hâzihî nâkatullâhi lekum âyeten fe zerûha te’kul fî ardıllâhi ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye’huzekum azâbun elîm(elîmun).

Semud´a da kardeşleri Salih´i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah´a kulluk edin. Sizin O´ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah´ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah´ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi."
 


نَاقَة
[HyperLink1] 7:77     النَّاقَةَ     n-nāḳate     dişi deveyi
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُوا يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ

Fe akarûn nâkate ve atev an emri rabbihim ve kâlû yâ sâlihu´tinâ bimâ teidunâ in kunte minel murselîn(murselîne).

Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
 


نَاقَة
[HyperLink1] 11:64     نَاقَةُ     nāḳatu     dişi devesi
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim    
    

وَيَا قَوْمِ هَٰذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ آيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللَّهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ قَرِيبٌ

Ve yâ kavmi hâzihî nâkatullâhi lekum âyeten fe zerûhâ te´kul fî ardıllâhi ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye´huzekum azâbun karîb(karîbun).

"Ey toplumum! İşte şu size, Allah´ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah´ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir."
 


نَاقَة
[HyperLink1] 17:59     النَّاقَةَ     n-nāḳate     dişi deveyi
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ ۚ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُوا بِهَا ۚ وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلَّا تَخْوِيفًا

Ve mâ meneanâ en nursile bil âyâti illâ en kezzebe bihel evvelûn(evvelûne), ve âteynâ semûden nâkate mubsıraten fe zalemû bihâ, ve mâ nursilu bil âyâti illâ tahvîfâ(tahvîfen).

Bizi, mucizeler göstermekten alıkoyan, daha öncekilerin onları yalanlamış olmasından başka bir şey değildir. Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onunla kendilerine zulmettiler. Biz, mucizeleri yalnız korkutup sindirmek için göndeririz.
 


نَاقَة
[HyperLink1] 26:155     نَاقَةٌ     nāḳatun     dişi devedir
 
İsim         Dişil    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

قَالَ هَٰذِهِ نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍ

Kâle hâzihî nâkatun lehâ şirbun ve lekum şirbu yevmin ma’lûm(ma’lûmin).

Dedi: "Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme hakkı da sizin."
 


نَاقَة
[HyperLink1] 54:27     النَّاقَةِ     n-nāḳati     dişi deveyi
 
İsim         Dişil    Mecrûr İsim    
    

إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ

İnnâ mursilûn nâkati fitneten lehum fertekıbhum vestabir.

Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret!
 


نَاقَة
[HyperLink1] 91:13     نَاقَةَ     nāḳate     devesine
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا

Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ.

Allah´ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah´ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."