KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Zal-Ra-Ayn      ذ ر ع 

to measure by the cubit, stretch the forefeet in walk, lower (a camel) for riding, overcome, strangle from behind, raise and stretch forth the arm (in swimming), stretching forth of the hand, spread widely, strength/power, measure, length, forearm, forefoot, cubit, rod of cubit of 22 3/4 inches, length of the arm to the elbow to the extremity of the middle finger.

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 5 kez geçiyor.

Gövde(ler)

2 kez ذِرَاع
3 kez ذَرْع

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


ذِرَاع
[HyperLink1] 18:18     ذِرَاعَيْهِ     ƶirāǎyhi     ön ayaklarını
 
İsim         Eril, İkil    Merfû` İsim    
    

وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ ۚ وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ ۖ وَكَلْبُهُمْ بَاسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ ۚ لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا

Ve tahsebuhum eykâzan ve hum rukûd(rukûdun), ve nukallibuhum zâtel yemîni ve zâteş şimâl(şimâli), ve kelbuhum bâsitun zirâayhi bil vasîd(vasîdi), levittala´te aleyhim le velleyte minhum firâren ve le muli´te minhum ru´bâ(ru´ben).

Sen onları uyanıktırlar sanırsın; oysaki onlar uykudadırlar. Onları sağ tarafa da sol tarafa da çeviririz. Köpekleri de iki kolunu girişe uzatıp yaymıştır. Onların durumunu görseydin kesinlikle onlardan yüz çevirip kaçırdın. Ve onlardan içinde mutlaka korku doldurulurdu.
 


ذِرَاع
[HyperLink1] 69:32     ذِرَاعًا     ƶirāǎn     arşın
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ

Summe fî silsiletin zer’uhâ seb’ûne zirâan feslukûh(feslukûhu).

"Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!"
 


ذَرْع
[HyperLink1] 11:77     ذَرْعًا     ƶer’ǎn     bir sıkıntı
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَلَمَّا جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هَٰذَا يَوْمٌ عَصِيبٌ

Ve lemmâ câet resulunâ lûtan sîe bihim ve dâka bihim zer’an ve kâle hâzâ yevmun asîb(asîbun).

Elçilerimiz Lût´a geldiğinde onlar için kaygılanmış, göğsü daralmış da şöyle demişti: "Bu, zorlu bir gün!"
 


ذَرْع
[HyperLink1] 29:33     ذَرْعًا     ƶer’ǎn     huzursuzca
 
İsim         Eril    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَلَمَّا أَنْ جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ ۖ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ

Ve lemmâ en câet rusulunâ lûtan sîe bihim ve dâka bihim zer’ân, ve kâlû lâ tehaf ve lâ tahzen, innâ muneccûke ve ehleke illemreeteke kânet minel gâbirîn(gâbirîne).

Elçilerimiz Lût´a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma dediler, biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın, azaba terk edilenlerden olacaktır."
 


ذَرْع
[HyperLink1] 69:32     ذَرْعُهَا     ƶer’ǔhā     uzunluğu
 
İsim         Eril    Merfû` İsim    
    

ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ

Summe fî silsiletin zer’uhâ seb’ûne zirâan feslukûh(feslukûhu).

"Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!"