تَذْرُو
18:45
تَذْرُوهُ
teƶrūhu
savurduğu
Fiil
3. şahıs, Dişil, Tekil
Şimdiki/Geniş Zaman
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنْزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ فَأَصْبَحَ هَشِيمًا تَذْرُوهُ الرِّيَاحُ ۗ وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ مُقْتَدِرًا
Vadrıb lehum meselel hayâtid dunyâ ke mâin enzelnâhu mines semâi fahteleta bihî nebâtul ardı fe asbeha heşîmen tezrûhur riyâh(riyâhu), ve kânallâhu alâ kulli şey´in muktedirâ(muktediren).
Dünya hayatının şu su örneği gibi olduğunu onlara anlat: "O suyu gökten indirdik. Yerin bitkisi onunla karıştı. Derken o bitki, rüzgârların savurup döllediği parçacıklara dönüştü. Allah her şey üzerinde Muktedir´dir, gücü her şeye yeter.
|
ذَّٰرِيَٰت
51:1
وَالذَّارِيَاتِ
veƶƶāriyāti
kaldıran(rüzgar)lara andolsun
İsim
Etken
Dişil, Çoğul
Mecrûr İsim
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا
Vez zâriyâti zerven.
O tozutup savuranlara/o kırıp un ufak edenlere,
|
ذَرْو
51:1
ذَرْوًا
ƶerven
savurup
İsim
Eril
Mansûb İsim
Belirsiz
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا
Vez zâriyâti zerven.
O tozutup savuranlara/o kırıp un ufak edenlere,
|