KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Kaf-Sad-Ra      ق ص ر 

Kısaltmak

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 11 kez geçiyor.

Gövde(ler)

1 kez تَقْصُرُ
4 kez قَصْر
3 kez قَٰصِرَٰت
1 kez مُقَصِّرِين
1 kez مَّقْصُورَٰت
1 kez يُقْصِرُ

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


تَقْصُرُ
[HyperLink1] 4:101     تَقْصُرُوا     teḳSurū     kısaltmanızdan ötürü
 
Fiil         2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلَاةِ إِنْ خِفْتُمْ أَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوًّا مُبِينًا

Ve izâ darabtum fîl ardı fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salâti, in hıftum en yeftinekumullezîne keferû, innel kâfirîne kânû lekum aduvven mubînâ(mubînen).

Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır.
 


قَصْر
[HyperLink1] 7:74     قُصُورًا     ḳuSūran     saraylar
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا ۖ فَاذْكُرُوا آلَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ

Vezkurû iz cealekum hulefâe min ba´di âdin ve bevveekum fîl ardı tettehızûne min suhûlihâ kusûren ve tenhitûnel cibâle buyûten fezkurû âlâallâhi ve lâ ta´sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne).

"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad´dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O´nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah´ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin."
 


قَصْر
[HyperLink1] 22:45     وَقَصْرٍ     ve ḳaSrin     ve saraylar
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

فَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَشِيدٍ

Fe ke eyyin min karyetin ehleknâhâ ve hiye zâlimetun fe hiye hâviyetun alâ urûşihâ ve bi’rin muattalatin ve kasrın meşîd(meşîdin).

Zalim olduğu için helâk ettiğimiz nice kent/medeniyet var ki, duvarları, tavanları üzerine çökmüş halde. Nice kullanılmaz halde bırakılmış su kuyusu, nice görkemli/süslü/bakımlı köşk var.
 


قَصْر
[HyperLink1] 25:10     قُصُورًا     ḳuSūran     saraylar
 
İsim         Eril, Çoğul    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَٰلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا

Tebârekellezî in şâe ceale leke hayren min zâlike cennâtin tecrî min tahtihel enhâru ve yec’al leke kusûrâ(kusûran).

Şanı yücedir o kudretin ki, dilerse sana ondan daha hayırlısını, altından nehirler akan bahçeleri verir ve senin için köşkler de yapar.
 


قَصْر
[HyperLink1] 77:32     كَالْقَصْرِ     kālḳaSri     kütük gibi
 
İsim         Eril    Mecrûr İsim    
    

إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ

İnnehâ termî bi şerarin kasr(kasri).

Gerçekten o, köşke benzer kıvılcımlar saçar.
 


قَٰصِرَٰت
[HyperLink1] 37:48     قَاصِرَاتُ     ḳāSirātu     kendilerini hapsetmiş
 
İsim    Etken     Dişil, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ

Ve indehum kâsırâtut tarfı în(înun).

Yanlarında, gözlerini onlara dikmiş, iri gözlü dilberler vardır.
 


قَٰصِرَٰت
[HyperLink1] 38:52     قَاصِرَاتُ     ḳāSirātu     (eşlerine) diken
 
İsim    Etken     Dişil, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ

Ve ındehum kâsırâtut tarfi etrâb(etrâbun).

Yanlarında, bakışlarını eşlerine yöneltmiş yaşıt dilberler vardır.
 


قَٰصِرَٰت
[HyperLink1] 55:56     قَاصِرَاتُ     ḳāSirātu     (eşlerine) diken (dilberler)
 
İsim    Etken     Dişil, Çoğul    Merfû` İsim    
    

فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ

Fîhinne kâsirâtut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun).

O cennetlerde, bakışlarını eşlerine dikmiş öyle dilberler vardır ki, daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan.
 


مُقَصِّرِين
[HyperLink1] 48:27     وَمُقَصِّرِينَ     ve muḳaSSirīne     ve(ya) kısaltarak
 
İsim  Tef’il Kalıbı  Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا

Lekad sadakallâhu resûlehur ru’yâ bil hakk(hakkı), le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûn(tehâfûne), fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâ(karîben).

Yemin olsun ki Allah, resulüne o rüyayı hak olarak doğru çıkarmıştır. Allah dilerse, başlarınızı tıraş etmiş, saçlarınızı kısaltmış olarak güven içinde, korku duymadan Mescid-i Haram´a mutlaka gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi de bundan önce size yakın bir fetih nasip etti.
 


مَّقْصُورَٰت
[HyperLink1] 55:72     مَقْصُورَاتٌ     meḳSūrātun     kapanmış
 
İsim         Dişil, Çoğul    Merfû` İsim  Belirsiz  
    

حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ

Hûrun maksûrâtun fîl hiyâm(hiyâmi).

Çadırlar içinde bekletilen huriler var.
 


يُقْصِرُ
[HyperLink1] 7:202     يُقْصِرُونَ     yuḳSirūne     yakalarını bırakmazlar
 
Fiil  İf’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَإِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ

Ve ihvânuhum yemuddûnehum fîl gayyi summe lâ yuksirûn(yuksirûne).

Yoldaşları ise onları sürekli azgınlığa iterler, sonra da yakalarını bırakmazlar.