قَنَطُ
15:56
يَقْنَطُ
yeḳneTu
umut keser
Fiil
3. şahıs, Eril, Tekil
Şimdiki/Geniş Zaman
قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ
Kâle ve men yaknetu min rahmeti rabbihî illad dâllûn(dâllûne).
Dedi: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!"
|
قَنَطُ
30:36
يَقْنَطُونَ
yeḳneTūne
umutsuzluğa düşerler
Fiil
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً فَرِحُوا بِهَا ۖ وَإِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ
Ve izâ ezaknen nâse rahmeten ferihû bihâ, ve in tusıbhum seyyietun bimâ kaddemet eydîhim izâ hum yaknetûn(yaknetûne).
İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler.
|
قَنَطُ
39:53
تَقْنَطُوا
teḳneTū
umut kesmeyin
Fiil
2. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا ۚ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh(rahmetillâhi), innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur rahîm(rahîmu).
De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah´ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafur, mutlak Rahim´dir."
|
قَنَطُ
42:28
قَنَطُوا
ḳaneTū
umutlarını kestikten
Fiil
3. şahıs, Eril, Çoğul
Geçmiş Zaman
وَهُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ ۚ وَهُوَ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ
Ve huvellezî yunezzilul gayse min ba’di mâ kanetû ve yenşuru rahmeteh(rahmetehu), ve huvel velîyyul hamîd(hamîdu).
O odur ki, kulları umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini yayar. Velî´dir O, Hamîd´dir.
|
قَنُوط
41:49
قَنُوطٌ
ḳanūTun
ümitsiz olur
İsim
Eril
Merfû` İsim
Belirsiz
لَا يَسْأَمُ الْإِنْسَانُ مِنْ دُعَاءِ الْخَيْرِ وَإِنْ مَسَّهُ الشَّرُّ فَيَئُوسٌ قَنُوطٌ
Lâ yes’emul insânu min duâil hayri ve in messehuş şerru fe yeûsun kanût(kanûtun).
İnsan, hayır istemekten/hayır için dua etmekten bıkıp usanmaz. Kendisine bir şey dokunmaya görsün; hemen ümidini keser, yıkılır.
|
قَٰنِطِين
15:55
الْقَانِطِينَ
l-ḳāniTīne
umut kesenler-
İsim
Etken
Eril, Çoğul
Mecrûr İsim
قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِطِينَ
Kâlû beşşernâke bil hakkı fe lâ tekun minel kânıtîn(kânıtîne).
Dediler: "Hakk´a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma."
|